Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Artık 23 Haziran seçim sonuçlarını yorumlama zamanı bütün TV kanallarında başka konu yok gibi. Eh tabi deprem etkisi yarattı bu sonuç aslında herkes bu sonucu tahmin edebiliyordu ancak yine de hayal kuruyordu zahir muhalefet. Aslında şimdi şapkaların öne konulup düşünme zamanı! Sorgulanacak çok şeyler var dilerim objektif olup özeleştiri yapabilirler.
Bizler tabi onların takipçisi olmaya devam edeceğiz. Biz hiçbir zaman partizan olmadık ayrımcı, ayrıştırıcı davranmadık, kimseyi aşağılamadık, kötü söz söylemedik, suçlamadık, bizim dilimiz birleştirici, ayrıştırıcı değil bizim dilimiz sevgi dolu, yalaka değil. Sevinçliyiz ama seçim sarhoşu değiliz bizim konumuz her zaman insan olmuştur, doğa olmuştur ve onlar için hepimiz için hak, hukuk ve adalet olmuştur. Ve Sayın İmamoğlu hangi partiden adaylığını koymuş olsaydı biz yine onu seçerdik çünkü konuştuğumuz dil aynı. Baktığımız hedef aynı. Dilerim her şey güzel olur doğru olur. Ve biz yeni arayışlara girmeyiz artık. Ve şimdi çalışma zamanı artık.
Ve sevgili okuyucularım gündem yalnızca seçimlerle dolu değil tabi ki sınavlara giren öğrenciler bu günlerde çok gergin geleceğe dair çok fazla umutları yok biliyorlar ki her üç üniversiteli işsiz! Korkuyorlar ailelerine yük olmaktan, tanıdığım kaç genç sırf bu yüzden sınavlar girmek istemdiler “en azından kendinizi sınamış olursunuz” diye. Onları ikna ettik ve tabi kazanırlarsa elimizden gelenden çoğunu yapmaya çalışacağız onlar için ancak nereye kadar?
Ve ilk başta ve en önemlisi sürekli şehit gelmesi gün geçmiyor bir şehidimiz olmasın. Yüreğimiz kanıyor, dualar dilimizden düşmüyor, mekânları cennet olsun, onları yüreğimize gömüyoruz… Zaten yüreğimiz şehit ve sevdiklerimiz mezarları ile doldu aslında o da isyan etmek üzere hem sıcak, hem üzüntü, hem stres “yeterrr” diye bağırıyor. Şaka bir yana bu havalar çok tehlikeli, sıcaklar bir başka yapış yapış ve klimalar gece gündüz çalışıyor. Bronşit, zatürree, kalp krizleri kapıda bekliyor!
Ve sevgili okuyucularım İskenderun yapış yapış sıcağı, boncuk boncuk terletiyor, klavyeme düşüyor ter damlaları, işte diyorum alın teri ile çalışmak bu olsa gerek ve Sayın İmamoğlu da alnının teri ile kazandı bu seçimi ve inanın hiç bir şey kolay değil. Sizin okuduğunuz bu iki dakikalık yazı aslında kaç saatte ortaya çıkıyor. Ya resimler… Tabi ful başladım atölye çalışmalarına maşallah acayip ter var orada. Doğru düzgün su içmezseniz valla böbrekler iflas valla. Ama bir şey yapmak istiyorsanız yolu bu yoksa yaptım oldu diyerek bir şey oldurulamaz oldursak ta bu uzun sürmez! İyisi mi biz alın terimizi silerek işimize devam edelim. Ve sağlıkla ve sevgiyle kalalım, ayrımsız gayrımsız her zaman hep birlikte… Yase
& & & & &
Üzgün Palyaço Hikayesi
Bir gün psikiyatrisin muayenesine çok üzgün vaziyette ağlayan birisi gelmiş ve başlamış anlatmaya; “Benim ekonomik durumum iyi. Maddi anlamda bir sıkıntım yok. Sağlık sorunumda yok. Ancak başka bir sorunum var.”
“Nedir o?”
“Neşelenemiyorum. Sürekli moralim bozuk. Şöyle gülmek, bazen kahkaha atmak, eğlenmek istiyorum. İşte bunun için size geldim.”
“Arkadaş, işin doğrusu bu olay, benim uzmanlık alanıma girmiyor. Ancak sana bir öneride bulunabilirim. Şu karşıya 10 gün önce bir sirk geldi. Bir de palyaço var. Ben gittim. Çok güzeldi, özellikle de o palyaço harikaydı. Gülmekten yerlere yattım, o kadar çok eğlendim ki… Sana da o sirke gitmeni özellikle o palyaçoyu seyretmeni öneririm.”
Bunun üzerine adamın suratı iyice asılmış ve adeta fısıltı halinde demiş ki; “O palyaço var ya… O benim işte…”
Hayat akarken çevrenizdeki insanların mutluluğu için çabalarken acaba biz mutlu olmak için ne yapıyoruz?
& & & & &
Eşek ile Çekirge Masalı
Bundan yıllar evvel, tarlaların birinde bir eşek varmış ot yer yaşarmış. Arada bir anırır, tarladakilerin kulaklarını ağrıtırmış. Ama değmeyin neşesine, öyle neşeli, öyle kendinden eminmiş ki…
Fakat bir gün hayatından memnun olmadığına karar vermiş. Anırdığı zaman tarladaki herkes kulaklarını kapatıyor, o sussun diye önüne ot koyuyorlarmış. Ne yapmalı da bu sesi düzene sokmalı diye düşünüp duruyormuş…
O sırada bir çekirge atlamış önünden, öyle de güzel sesi varmış ki, bayılmış bizim eşek. O ötmüş, bizimki anırmış. Bakmış olmuyor, çekirgeye doğru eğilmiş. “ Çekirge kardeş afedersin “ demiş. Çekirge bakmış ona : “ söyle bakalım ?” demiş.
“Ben de sizin gibi ötmek isterim, acaba ne yapmalıyım? Çekirge şaşırmış, “Ne bileyim, ben doğduğumdan beri hep böyle öterim” demiş. “Peki ne yiyip içersiniz?” demiş eşek, belki sizin yediklerinizi, içtiklerinizi alırsam, sesim size benzer ha ?”
Çekirge bir hoplamış, iki zıplamış” Biz çiçeklerin üstündeki çiğlerden yeriz sadece demiş. Yani çiçeklerin üstündeki sulardan içeriz”
O günden sonra sadece çiçeklerin üzerindeki sulardan içmiş bizim eşek, kısa bir zaman sonra da açlıktan ölmüş tabiî ki. Herkes kendine verilen özelliklere göre yaşamalı, onu bunu taklit ederken kendine zarar vermemeli.
& & & & &
Gelincik ile Horoz Masalı
Günlerden bir gün, bir gelincik ile horoz varmış. Gelincik bir gün bu horozu yakalamış: “Şu horozu yiyeceğim yemesine ama bari bir de sebep göstereyim!” demiş.
“Gece yarısı oldu mu, başlarsın ötmeye, insanları uyutmaz, rahatsız edersin: bari yiyeyim seni de bu sorunu ortadan kaldırayım!” demiş. Ama horoz cevabını bulmuş: “İnsanları sabahları uyandırıyorsam kötülük olsun diye değil, iyilik olsun diye uyandırıyorum : kalkıp işlerine bakıyorlar” demiş.
Bunun üzerine gelincik başka bir taraftan tutturmuş: “Ben senin ahlakını da beğenmiyorum: Tavuklara gücün yetiyor diye hepsinin saçını başını yoluyorsun. Olur mu böyle şey?” diye sormuş.
Horoz bu sefer de altta kalmamış : “Sana ne oluyor? Biz aynı kümesin hayvanlarıyız, birbirimizle iyi geçiniyoruz demiş. Gelinciğin artık kafası kızmış: “Eeee! çok oldun artık! Seni dil ebesi seni! Sen her söze bir karşılık buluyorsun diye benim karnım zil mi çalacak?” demiş, horozu yiyip yutmuş.
Bu masaldan şu anlaşılıyor: Bir kişi doğuştan kötü olmaya görsün! edeceği kötülüğe bir bahane bulmadı mı, bu sefer de açıkça eder.
Günün Şiiri
Beyaz Gemi
Bir beyaz gemiydi ayıran onları. .
Kadın güvertedeydi adam rıhtım ta
Şimdi unuttum yüzünü kadının
Adamın gözleri aklımda
Kana bulanmış bıçaklar gibi
Uzun kirpikleri ıslaktı
Adam dertli, adam darmadağın
Dokunsalar ağlayacaktı
Adam bitkindi adam seviyordu
Kalan kederdi giden gemiyse
Taş olduğu içindir dedim rıhtım taşları erimediyse
Derken bir düdük öttü ansızın
Bembeyaz gemi gitgide ufaldı
Korkunç yalnızlığı ile baş başa
Rıhtımda bir adam kaldı.
Ümit Yaşar OĞUZCAN
Anılarda Yaşarken
Çekingen adımlarla sesiz ve ürkek
Bir gün uzaklardan bir giz gibi geldin
O büyülü şarkılarını söyleyerek
Gençliğimi geri getirdi ellerin
Sundun paha biçilmez güzelleğini
Öylesine diri öylesine sıcak
Böylesine bir mutluluk anladım ki
Ömür boyunca bir kez yaşanır ancak
Bir kez nefes aldığını anlar bir gün
Bir kez bir kişiyle insan bütünlenir
Özlem dediğimiz o hançer bir düşün
Bir kez saplanmak için kaç kez bilenir
Anılarsa bitmez bizimdir daima
Umulmadık yerlerde yeşerir büyür
Yaşamak baştanbaşa yalan olsa da
O alır bizi uzaklara götürür
Emzirir gür memelerinden istekle
Biz farkına varmadan uzar ömrümüz
Anılarda yaşarken bir gün gelir de
Biz de birer anı olur ölürüz.
Ümit Yaşar OĞUZCAN
Sen ve Ben
İçme, ilk yudumda zehirler seni
Bahtın kadehime döktüğü şarap.
Her akşam koynunda uyutur beni,
Her sabah alnımdan öper ızdırap.
Sen, yirmi yaşında bir baharsın ki
Gölgende neş’enin rüzgârı eser.
Düşünen alnımda benim her çizgi
Baharı olmayan bir kışa benzer
Sana ufuklar “Gel!” diye bağırır,
Ellerinde çiçek haykırarak
Seni gür sesiyle hayat çağırır,
Beni de çiğneyip geçtiğin toprak…
Ahmet Hamdi TANPINAR
Günün Fıkrası
Temel odanın içinde zıplayıp duruyormuş. Arkadaşı sormuş: “Ne oldu, ne yapıyorsun böyle?” “Öksürük şurubu içtim.” “E, niye zıplıyorsun peki?” “Sorma, şişenin üzerinde iyice çalkalayın yazıyormuş, ben fark etmemişim.”
Günün Sözü
Mutluluğu, en karanlık zamanlarda bile, sadece ışığı açmayı hatırlarsa bulur.
J.K.Rowling
Her insan, yapmadığı tüm iyiliklerden suçludur.
Voltaire