Çalışkan; “Sessizce Yok Oluyoruz, Batıyoruz!”

0
96

Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Yrd. Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, ülke ekonomisini değerlendirirken; “Büyük krizlerle karşı karşıyayız. Farkındayız. Herkes ama herkes sus pus. Bütün medya kör, sağır! Ekonomik krizin sebebi de bir türlü dile getirilmiyor. Varsa yoksa Trump. Günah keçisi bulundu ya gerisi sorun değil” dedi.

Krizin önemli nedenlerinden birinin ithalat-ihracat arasındaki uçurum, cari açık olduğunu öne süren Çalışkan; “Üretmiyoruz yalnızca tüketiyoruz. Döviz kurlarındaki bu önlenemez yükselişin nedeni dışarıya sattığımızdan çok alıyor oluşumuz. Muhalefetin özellikle de Saadet’in seçimden önce üstüne basa-basa söylediği ‘betona para gömüyoruz’ sözü işe yaramadı. Hala saray, stadyum, hapishane, köprü ve tünel projeleri dile getiriliyor. Bunların da iş/kazanç garantisi ile müteahhitlere yaptırılması da ayrı bir skandal. Yani gitmesek de geçmesek de muayene olmasak da o borç bizim borcumuzdur.

Büyük bir devalüasyon yaşadık. Paradan 6 sıfırı atar gibi paramızın altını oyduk. Telekom gibi Türkiye’nin büyük bir tesis kasasında parayla yabancılara satıldı kimseden gık yok. Şimdi de nasıl kandırıldık, gördünüz. Şeker fabrikaları derdest edildi tık yok. Muş’taki şeker fabrikası kapatılıp yerine saray yapılacakmış. Gerçekten bunlara bu aklı kim veriyor, bunları anlamak mümkün değil. Acaba o saray tek bir gün kullanılacak mı?” şeklinde konuştu.

Bu Gidişatla Ne Dolar Düşer Ne Ekonomi Düzelir

Milletimizin bin yıllık geçmişinde, şatafat, lüksten daha fazla birlik, beraberlik, kardeşlik, fedakârlık olduğunu da anımsatan Çalışkan; “Ama bugüne baktığımızda, birlik beraberlik ve çok seslilikten çok ‘gösteriş, tek seslilik, lüks, israf saraylar’ görüyoruz. Devlet yetkilileri her gittikleri gezi veya programlara büyük bir gövde gösterisi ile gidiyor. Yalnızca basit bir açılışa bile yüzlerce kişi katılıyor. Helikopterler, eskortlar, lüks Mercedes’ler, jeep’ler, beş yıldızlı otellerde ikamet etmeler, koruma orduları, bina giydirmeleri, meydanlardaki afişler ve dövizler devasa boyutlara ulaşıyor.

Bu gidişatla da ne dolar düşer ne ekonomi düzelir ne de paramızın değer kazanır. En acısı da bunların karşısında konuşacak, eleştirecek, bir fikir ortaya koyacak kimsenin olmayışı. Bu demek oluyor ki; sessizce batıyoruz, sessizce yok oluyoruz, sessizce ölüyoruz.

Devalüasyonmuş, ülke yüzde 40-50 fakirleşiyormuş, ülke batıyormuş, tesisler bir-bir elden çıkıyormuş, işsizlik, açlık, yoksulluk, yolsuzluk, hırsızlık, adam kayırmaca, israf, ahlaksızlık, adaletsizlik her tarafa yayılmış kimin umurunda! Varsa yoksa saray yapalım, itibardan ödün vermeyelim. Umarız atı alan Üsküdar’ı geçmez. İş işten geçmeden uyanma fırsatı olur” şeklinde sözlerini tamamladı.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here