Değerli okurlarım, seksen milyonluk dev bir ülkeyiz hamdolsun ve de “One Munite” diye mangalda kül bırakmıyoruz, AB’ye tepeden bakıyoruz ne hikmetse. Böylesine müthiş bir ülkeyiz. Gelin görün ki, Asya Kıtasındaki Türk Devletlerine bile üstünlük sağlayamıyoruz. Bunun nedenini hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm. Hem de ayrıntılı olarak…
Hem çakmayız ve hem de bunu kabul etmiyoruz. Bunun yanı sıra futbola gerçekten emek vermiş, hizmeti geçmiş ülkeleri geçmeye, daha açıkçası sınıf atlama çabası ve telaşı içindeyiz. Bu neye benzer biliyor musunuz? Bankaların çok kısa vadede, en yüksek faizi vermesine benzer. Bu mümkün değildir ve o banka ya da bankalar en kısa zamanda iflas eder ki; hiçbir banka böyle bir riski göze alamaz, düşünemezler bile.
Sadece, tefeciler bu işi düşünür ama onların yaşamı ölümlerle, intiharlarla sonuçlanmıştır. Yine de çevremizde bu işi yapanlar yok değil.
Efendim, On iki yıldır gazeteniz İskenderun’da köşe yazarıyım. Bugüne kadar (muhtemelen bir kez olabilir) yerel sporumuzun dışına taşmadım. Buna gerek duymadım. Çünkü alt yapımız iyidir, dağarcığımızda da yeterli malzememiz bulunmaktadır. Yayınlanan binlerce makalemde hep değişik konular işledim. Bu defa neden böyle oldu…
Attığım başlıkların çağrışım yapması için özel ihtimam gösteririm. Göze ve kulağa hitap etmesine çok dikkat ederim. Bu nedenle, arşivimi karıştırırken bir konu özellikle dikkatimi çekti. Onları görünce yazmam gerekeni bir tarafa bıraktım ve bu konuya yöneldim. Ülkemizin, yabancı futbolcu ve yabancı çalıştırıcı cenneti olduğunu söylememe gerek var mı bilmiyorum. Burada kazandıkları parayı, ülkelerinde ömür boyu kazanamıyorlar ve bu da bir gerçek.
Ülkemize gelen yabancı sporcular ve teknik direktörler, mukavelelerine mutlaka özel maddeler koyduruyorlar. Bizde bunlara paşa-paşa razı oluyoruz. Dışarıdan gelen birkaç futbolcu ve bir o kadar da teknik direktörü konumuz dışında tutacak olursak, gerisi sahtekâr, âlemci ve özellikle spor ahlakı zayıf insanlar. Özellikle, müzmin sakatlıklarını söylemeyip saklayarak takımlarımızın elini kolunu bağlayanlarda cabası… Zaten bu saydıklarımı gazete sütunlarında her gün okuyorsunuz, ayrıntıya girmemem de gerek yok.
Son 15 yıl içinde ülkemize gelen hocalardan söz edelim dilerseniz. Hiddink (2) Löv, Parreira, Del Bosque, Lucescu, Hagi (2), Daum (3), Aragones, Rijkaart, Schuster, Feldkamp, Gerets, Scala vs… Bu saydığımız isimlerin ülkemizdeki ömürleri en fazla 18 ay. Yanlışlık varsa, onlarda yanlışlık yok mu? Zamanında ilçemiz temsilcisi olan İDÇspor’un başkanı da buna dahil. Yarın açıklamada bulunacağım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
