Araç Alımı Ayrı, Servise Sokmak Ayrı…

0
79

Şu son günlerde medyada araç satımlarıyla ilgili birçok kampanyalara şahit olurken, bazen kendi kendimizi düşünürken bulabiliyoruz. Ne de çok hatalar yapıyoruz. İçinden çıkılmaz derecede anlamlı anlamsız duygularla…

Kendi kendimizi coşturmayla geçiyor zaman!.. Yeni aldığımız aracın ne olduğunu bilmeden yanılgılar içinde olabiliyoruz mesela. Bir anda “ben ne yaptım da bunu aldım” telaşı sarıyor tüm bedenimizi. Bundan dolayı da; birilerini aşırı derecede zengin yapıyoruz. İnanç duyduğunuz bazı şahıs ve sektörleri, inanılmaz şekilde büyüttükçe büyütüyoruz.

Aslında kendi kendimizi dinlerken, araştırma duygularını bir tarafa bırakmamalıyız. Bazen çeşitli yerlere öyle bir dalarız ki güven duyduğumuzu sandığımız kişiler, araç satılana kadar sizle beraber olur. Ondan sonra onu bul da bulabilirsen.

Şayet kullandığınız aracın garantisi bir de geçmişse yandınız. Servise gir-çık para. Öyle bir an gelir ki aracı aldığınız kadar çokça para ödemişsiniz. Araç para, servis para! Gir oyna, çık oyna!

Gençlik anılarımızda kişilerle samimi yaşadığımız olayların hesabı çok ağır oluyor. Hal böyle olunca da en yakınımızdakilerin bizi ürkütmeleri olağan! Hiçbir zaman saygı ve sevgi birbirinden kopartılmamalı. Koptuğunda bir anda sıcak yakınlaşmalar tükenir. Sımsıcak sandığımız çevre bir anda soğur. Zor mücadele ile zoru yakalayan kişilerin pek çoğu bir araç aldığında kendini mutlu sanır. Etrafında bulunanların çoğu şak-şakçı! Bu gibi insanların; kendilerini düşünmekten başka, hayatta hiç bir şey düşünmediklerini geçte olsa anladığımızda, sanırım yapacak bir şeyimiz kalmıyor.

Toplumda iz bırakan sağlam karakterli firmalarla görüşülmeli. O kişilerin kim oldukları ve ne iş yaptıkları tam araştırmalıdır. Antakya’dan İskenderun’a kadar uzanan bu firmaların çoğu, bizim buraları bulunmaz nimet gibi gördüler. İnsanların birbirlerine sunacakları sevgi ve saygıyı, göstermelik şekilde yaparak bit gibi çoğaldılar.

Bende bu tür yakınlaşmalardan nasibini alan şansız bir kişiyim. Arkamdan sallanan dost eller yapmacık çıktı. Yaşam çarkında muhakkak ki hepimizin arzu edip, fakat bir türlü amaçladığımız hedeflere ulaşamadığımız olmuştur. Yakalayamadığımız anılarımız bizleri üzerken, bizleri kaybedenler sanmasın ki kazandı. Aslında biz bir kaybederken, onlar onlarcasını kaybetmeye başladı.

Çoğu şeyi maddi kazanç gibi görüp sevinenler, manevi kazançlarını kaybettiklerini anlayacaklar. Çölde suya hasret cebelleştiklerinde, etraflarında onlara bir yudum su verecek kimseleri zor bulurlar. Kendimizle iyi dost olma duygusunu kendi benliğimizde bulmadığımız an, kişiliğimizde olması gereken öz duyguları kaybetmemişiz demektir.

Netice olarak; bugünkü yazımı araç alımında dikkat üzerine kurdum. Dost olarak görmeye alıştığım insanları kaybetmenin üzüntüsündeyim. Kardeşlik, dostluk, arkadaşlık, hoşgörü ve nezaket demek çoktan tükenmiş. Başımdan geçen olayları şekillendirme gayesinde değilim. İlerde kalemimi elime aldığımda çok şeyin gerçekleriyle bir olurum. İskenderun hiç kimsenin çiftliği olmamalı!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here