Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Dışarıda emperyalist ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması üzerine çıkan İsrail Filistin çatışması, İsrail’lin Filistinlere her zamanki gibi uyguladığı orantısız saldırılarla devam ederken, içerde yani ülkemizde 3 gün yas ilan edildi, yaşamını kaybedenler için hatimler indirildi, yürüyüşler yapıldı, nutuklar atıldı.
Secim çalışmaları içindeki partilerin aday adayları adaylarını belirlemek üzereyken 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı sessizce geldi. Bu sabah (cumartesi sabahı) 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı. Ne bir bando sesi var, ne de okul sokağında bir hareketlilik. Oysa günler, aylar öncesinden hazırlanırdık bayrama, adı üstünde Atatürk’ü anma ve spor bayramı. Bayram sabahı kelebekler gibi uçuşurduk, elimizde bayraklarımız, beyaz kıyafetlerimizle, hem tensel hem tinsel dinginlik ve sevinç içinde.
Kolay değil Ulusun bağımsızlığı ve ülkenin bütünlüğü tehlike içinde idi ya bunun için mücadele verilecek ya da yok olup gidecektik. Mustafa Kemal bağımsızlık ve ulusal bütünlüğü için ‘ya istiklal ya ölüm’ sloganı ile 19 Mayıs sabahı “ya Allah ya bismillah” deyip ulusu dört bir taraftan işgal eden düşmana karşı kurtuluş mücadelesini başlatmak üzere Samsun’a Bandırma gemisi ile çıktı. Ve bu sabahtan sonra başlayan mücadele ve sonuç, özgür bir ülke… Ve özgür ülkenin özgür gençliğine, büyük, dünyada eşi benzeri olmayan, hiçbir gence nasip olmayan bir armağan… Ve bu armağanı bize layık gören eşsiz komutan Türk Mustafa Kemal Atatürk… Bugün 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın 99’uncu yıl dönümü. Bu günde coşkuluyuz, bugün onurluyuz.
Hepimizin bildiği gibi 1914’te başlayan 1.Dünya savaşına müttefiklerimizden dolayı katılmıştık. 1. Dünya savaşı dört yıl sürdü. Bu savaş Avrupa devletleri arasındaydı ve müttefiklerimiz yenilince bizde doğal olarak yenilmiş sayıldık ve düşman yurdumuzu parçalamak için hiç zaman kaybetmemek için önümüze Mondros Ateşkes anlaşmasını sürdü. Bu anlaşma yurdumuzun büyük bir iştahla parçalanmasına icazet veriyordu.
Bu anlaşmaya göre, Fransızlar Adana ve Hatay’a, İngilizler Urfa, Mardin ve Merzifon’a, İtalyanlar da Antalya’ya yerleştiler. Yunanlar ise İzmir’e 15 Mayıs günü çıkartma yaptılar yıldırım hızı ile zaten ezelden beri emelleri buydu. Bu yüzden dört bir taratan istilaya başlamak onlar için zor olmamıştır. Boğazlar da onların gemileri ile doluydu ancak hevesleri kursaklarında kalmıştı. Çünkü Mustafa Kemal’in sağlam kararlarından ve savaş dehasının ayrımında değillerdi. Ordular dağılmıştı. Ve halk savaş yorgunuydu, yoksuldu. Mustafa Kemal görevden alınmıştı ancak yurdu düşmanlara teslim etmek niyetinde değildi silah arkadaşları ile. Düşmanların gözden kaçırdıkları buydu.
Ve bu kahramanların “Ya ölüm ya istiklal” sloganları ve kanlarının son damlasına kadar akıtmaktan çekinmeden bu yurdu düşman çizmelerinden kurtarmak için harekete geçtiler. Anafartalar ve Trablusgarp’ta dehasını ortaya çıkaran Mustafa Kemal, 19 Mayıs sabahı Bandırma vapuru ile İzmir’e çıkarak ilk meşaleyi yaktı. Ve “benim doğum günümdür bugün” dedi. Bugün ulusal kurtuluş günümüzün başlangıç tarihidir. Ve Mustafa Kemal bu günü gençlere armağan etti. Gençler ve hep genç kalanlar bu armağanın taşıdığı değerin her zaman ayrımında olmuşlardır. Ve olmaya devam edeceklerdir.
Bugün gururluyuz ve minnetle, saygıyla, sevgiyle anıyoruz bize bu bayramı ve yurdu emanet edenleri. Ve tabi ki bu kahramanları doğuran sevgili fedakâr anneleri… Başata Atatürk’ün annesi Zübeyde hanım olmak üzere. Ve tabiî ki bu toprağı toprak yapan şehitlerimizin mekânları cennet olsun.
Sağlık ve sevgiyle kalalım sevgili okuyucularım, hep birlikte ayrımsız gayrımsız her zaman… Yase
& & & & &
Yanına Aldığı İlk Er
O Samsun’a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağları eriyip kemik ve sinir kalmış bu Türk askeri ağlıyordu. O’na sordu: “Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun?”
Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalar’daki Komutanını çelik yay gibi selamladı. “Söyle niçin ağlıyorsun?”
İç Anadolu’nun yanık yürekli çocuğu içini çekti: “Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim?”
Kemal Atatürk, erin omzuna elini koydu: “Üzülme çocuğum” dedi. “Gel benimle!” Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu.
Burhan Cahit MORKAYA
& & & & &
Türk Orduları Başkumandanıyım
Afyonkarahisar’ın hatlarının çözülmesi sonunda birkaç Yunanlı tutsak, geceleyin Mustafa Kemal’in çadırına getirilmişti. Bunlardan birisi, Muzaffer Generalin doğup büyümüş olduğu Selanik’ten gelmişti. Yüz, kendisine yabancı gelmediğinden ve üniformasında da hiçbir bellilik görmediğinden kim olduklarını ve rütbelerini sormaya başlamıştı.
“-Binbaşı mısınız?”
“Hayır.”
“Albay mı?”
“Hayır.”
“Korgeneral mi?”
“Hayır.”
“Peki nesiniz?”
“Ben Mareşal ve Türk Orduları Başkomutanıyım!”
Şaşkınlıktan ağzı açık kalan Yunanlı kekeledi: “Bir başkomutanın savaş hattına bu kadar yakın yerlerde dolaşması işitilmiş değil de!..”
General SHERRIL
Kaynak: General Sherril – Atatürk Nezdinde Bir Yıl Elçilik, 1935
& & & & &
Kahraman Türk Kadını
17 Mart 1923 Tarsus:
Mustafa Kemal İstasyondan şehre doğru, bir süre yaya olarak yürüdü. O’nu görmek için sabahtan itibaren yolları dolduran Tarsusluların arasından neşe ile selamlar vererek, ilerledi. O sırada ansızın bir olayla karşılaştı. Milli Mücadele’deki çete giysili bir kadın, Atatürk’ün yolunu keserek ayağına kapandı. Gözyaşlarıyla şöyle haykırıyordu: “Bastığın toprağa kurban olayım Paşam!”
Mustafa Kemal onu yerden kaldırmak için eğilirken kulağına bu kadının Kurtuluş Savaşında cephelerde çarpışmış olan (Adile Çavuş) olduğunu fısıldadılar. Gözlerinden iki damla yaş düşen Mustafa Kemal, bu güneşten yüzü yanmış kadının elinden tutup ayağa kaldırdı ve ona şöyle seslendi: “Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın.”
Taha TOROS
Günün Şiiri
Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda
Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı
Selam durdu kayığı, çaparası, takası,
Selam durdu tayfası.
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman
Duman değildi bu
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil
Sarılan anayurda
Kemâl Paşa’nın kollarıydı.
Selam vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan
Karadeniz’in hâlini görmeliydi.
Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemâl Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi
Erzurum’a kadar.
Cahit KÜLEBİ
19 Mayıs Gençlik Marşı
Bir şerefli milletin şanlı çocuklarıyız.
Kalplerimiz, nabzımız, vatan diyerek atar.
Ayrılmadan yürürüz, aynı yolda erkek, kız.
Ruhumuzda ateş var, göğsümüzde iman var…
Vücudumuz yay gibi, bacaklarımız çevik,
Kalplerde cumhuriyet, başımızdadır bayrak,
Bir emanet taşırız, Ata’mıza söz verdik.
Kuvvetimizi, gücümüzü, kanımızdadır kaynak…
Bilgi ile sporu, yürütürüz atbaşı,
Çalışkanlık, çeviklik atalardan mirastır.
Türk olmanın amacı kazanmaktır savaşı…
Bize ülkü yaraşır, bize hamle yaraşır.
19 Mayıs bizim en kutsal bayramımız.
Tarihlerde var mıdır, böyle bir günün eşi ?
Bu pınardan içiyor, alıyoruz kuvvet, hız,
Bu ocaktan yakıyor bütün gençlik ateşi…
İ. Hakkı TALAS
Atatürk’ün Sözleri
-İnsanların kişiliğine değer vermeyen ve gelişmelerini kolaylaştırmayan toplumlar yükselemezler.
-Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
-Özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayandığı yer ulusun egemenliğidir.
-Biz uygarlıktan, bilim ve teknikten güç alırız.
-Hürriyet ve bağımsızlık benim karakterimdir.
-Cumhuriyeti biz kurduk, onu siz yaşatacaksınız.
-Her gelişmenin ve kurtuluşun anası hürriyettir.