Yalancı Bahar Tehlikelidir

0
32

Virüs başlayınca işini kaybetme korkusu yaşayan işçi, evden çalışma ile keyiflendi. Dışarıda kol gezen salgından da korunuyordu üstelik. Oysa gerçekler acı. “Yalancı Bahar” çabuk geçecek ve baharın sonrası sert kış aylarıdır.

  • Evde çalışma, evin masraflarını da büyütecek. Artık üç öğün kazan kaynayacak, ısınma, elektrik, su, internet vs. tüketimi artacak. Muhtemelen aynı kalacak olan aylık ücret, daha yüksek faturalarla karşılaşacak.
  • Evden çalışma yaygınlaştıkça, ev ile işin iç içe geçmesi gerginlik üretecek.
  • İşyeri merkezli üretimde belirli olan çalışma saatleri, yerini belirsizliğe bırakacak. İş hayatı yaşamın yerini alacak. Uzun mücadelelerle kazanılan dinlenme hakkı, evden çalışmanın yoğun iş dönemlerinde anlamını yitirecek, ortadan kalkabilecek.
  • İşin stresi ve yoğunluğu altında aile fertleri ile her gün ve her saat birlikte olmak, bir süre sonra aile içi sorunlara yol açabilecek.
  • İşin yoğun zamanlarında evdeki işçi, işveren için sevilen, kazançlı üretici iken, kimi zaman da kurtulmak istenen işgücü fazlası olacaktır.
  • Aile içi şiddette buzdağının altındaki gerçeğin ürkütücü boyutta olduğu malum… Şiddete eğilimli aile bireyinin dışarıda çalıştığı süre, mağdur aile bireyleri için soluklanma iken, bu durum tersine dönmüş olacak. Mağdurlar için zor zamanlar.
  • Evde çalışan işçi, işyerinin kolektif emeğinden mahrumdur artık. Bireydir artık, birey olarak başarmak zorundadır. Ortak üretim koşullarında telafi edilebilen eksikler, artık işçi için de üretim için de tökezletici olabilecektir.
  • İşçinin birbirinden beslenme olanağı olmayacak. Ortak üretimde iki artı iki beş ediyorken, belki üç bile etmeyecek. Bu gerçek bireyin üzerindeki ruhsal ve bedensel yükü daha da ağırlaştıracak.
  • Yalnızlaşmış emek, risklerin de büyümesi demek. Birlikte değer yarattığı kader ortağı, arkadaşı, artık rakibidir.
  • Yalnızken başarmanın özgüvene katkısı olduğu söylense de, yalnızlık sürdükçe güven duygusu yara alacak. Sırtını dayayacağı biri yoktur artık. Sorunlarla yalnız baş etmek zorundadır.
  • Yıllar süren evde yalnız çalışmalar, yeni meslek hastalıkları üretecek. İşyeri koşullarındaki fiziksel iş kazalarının yerini, artan ruhsal sorunlar alacak.
  • Molalardaki sohbeti, işe gidiş gelişlerdeki ortak zamanları yitirmek, selamlaşacağı, gözünün içine bakarak dostluğunu hissedeceği bir dert ortağından yoksun olmak, büyük bir sosyal kayıptır. Toplumsal yaratık olan insanoğlu, evlere kapatılan üretimlerle yalnızlaşırken, toplumsal özellikleri de dumura uğrayacaktır.
  • İşyeri merkezli üretimde işçi, diğer işçi ile aynı kaderi paylaştığını fark eder, çoğalarak sınıfın parçası olmaya doğru evrilir. Dayanışma, ortak örgütlenme, ortak kazanımlar, kuvveti yaşama, duygular ve bilinçler için besindir, sağlıktır.
  • Evlere kapatılan üretimde, sınıflaşmaya, geleceklerini birlikte yaratmaya evirilen kuvvet iliklerine kadar parçalanmakta, sınıfı bilinci, ortak kader duygusu darmadağın edilmektedir. Bu, işçi sınıfı için hiçbir saldırı ile kıyaslanmayacak ölçüde yıkımdır. Parçalanan emek, parçalanan bilinç, köleleştirilmenin eşiğindedir artık.
  • Kadrolu işçiliğin, ‘belirsiz süreli çalışmanın’ yerini, muhtemelen kısa zamanda ‘belirli süreli sözleşmeler’ alacaktır. Gelecek garantisi bitmiştir artık. Sözleşme bitince işten de çıkarılabilecektir.
  • Parçalanmış, evlere tıkılmış, yalnızlaştırılmış emek, belirli süreli sözleşme ile zincire de vurulmuşsa, sendikaya üyesi olabilme hakkı yok edilecek, dahası, sendika üyeleri daha kolay istifa ettirilecektir.

Sendikal hareketin kapısına büyük bir tehlike dayanmış demektir. Uzun zamandır belirli süreli sözleşmeyi her koşulda uygulayabilmek için mevzuatı değiştirsin diye hükümete de baskı yapan işveren, böylece fırsatı bulmuş olacak. Belirli süreli sözleşme ile işçi kıdem tazminatı olanağını tamamen yitirmiş olacak.

İhbar tazminatı olmayacak. İş güvencesi olmayacak. “Haksız yere atıldım” diye işe iade davası açamayacak.

İşyeri merkezli üretimin evlere taşınması, tamamlayıcı işleri yapanları da gereksizleştirecektir. Güvenlik görevlileri, büro, işletme veya fabrika temizliği yapanlar, yemekhane ve çay ocağında çalışanlar, sekreterler, kimi büro işlerini yapanlar sokağa atılacaktır. Bu da birim bazında işçi sayısının üçte birine yakındır. Milyonlarca işçinin işten atılmasıdır. İşsizleştirilen yeni dev kitledir.

Özetle uzaktan çalışma kalıcı hale gelir ve yayılırsa, bugünlerde yalancı bahar yaşayan işçiyi büyük belalar karşılayacaktır. Sendikal hareketin yeni karşılaştığımız bu süreci görmesi ve hazırlık yapması gerekmektedir.

Sadık KARAKAŞ

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here