İskenderun Emek ve Demokrasi Platformu adına Coşkun Selçuk; “AKP Hükümeti’nin Tutumu Bu Katillere Cesaret Vermiştir”
Geçtiğimiz hafta sonu Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmesinin hemen ardından bir araya gelen İskenderun Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri, olayla ilgili hükümeti suçladı.
Platform üyeleri adına açıklamayı Coşkun Selçuk yaptı. Ülkenin karanlık günlerden geçtiğini, her günün ölüm, kan, gözaltı, tutuklama gözyaşı dolu olduğunu kaydeden Selçuk; “İki gün önce tutuklanan iki gazeteciyi konuşup tartışırken, bugün Diyarbakır’dan gelen haber içimizi yaktı. Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi karanlık güçler tarafından herkesin gözünün önünde katledildi. Daha dün bir televizyon programında düşüncelerini ifade etmesi nedeniyle hedef gösterildi. Hakkında adeta bir linç kampanyası başlatıldı. Bütün topluma suçlu olarak lanse edildi. Diyarbakır’da gece yarılarına kadar barodaki odasında beklediği halde, hakkında yakalama kararı çıkarıldı ve çağrıldığında gidip ifadesini vereceğini bile bile yakalama uygulaması yapılarak İstanbul’a götürüldü. İstanbul’da yine aynı muamele yapılarak teşhire devam edildi. Bugün insanlık mirası, tarihi bir caminin çatışmalarda zarar görmesi ile ilgili yaptığı bir basın açıklaması sonrası katledildi. Katil kim? Çatışmanın ortasında kalması nedeniyle öldürüldüğüne nasıl inanacağız?” şeklinde konuştu.
Konuşmasında hükümete yüklenen Selçuk, AKP Hükümetinin uyguladığı iç ve dış politika ile ülkeyi hızlıca bir kaos içerisine soktuğunu öne sürerek; “Bir yandan Suriye’deki savaşta oynadığı rol ve bunun sonucunda ciddi tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya bulunmamız diğer taraftan ülkede en küçük demokratik hakkın kullanılmasına yapılan müdahaleler toplumda ciddi bir sıkışma ve moral bozukluğu yaratıyor. Kullanılan öteleyici ve çatışmalı dil toplumu kutuplaştırıyor. Toplum gergin ve tedirgin!
Bugün yaşanan Diyarbakır baro başkanı Tahir Elçi’nin katli aslında tüm topluma demokratik hakların kullanılması konusunda bir tehdittir. Bir yandan demokratik bir hak olan basın açıklaması sonrası katledilmesi, demokratik hak arayanlara yönelik bir tehdit diğer yandan bir hukukçunun katledilmesi adalete yönelik bir tehdit olarak ortadadır.
Haziran seçimleri öncesi Diyarbakır’da HDP Mitingi’nde patlatılan bomba, Suruç’ta SGD’li gençlerin katledilmesi, Ankara ‘da Barış Mitingi’ne yapılan saldırılar ve sonrasında AKP Hükümeti’nin tutumu bu katillere cesaret vermiştir. Katillerin yakalanması ve arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılması yerine neredeyse ölenlerin ve onların kurumlarının suçlu ilan edilmesi bu konudaki pervasızlığın ciddi birer örneğidir. Bu saldırı daha önce yaşanan saldırılardan bağımsız değildir. Bugün yaşanan saldırı gösteriyor ki; bu kadar kamuoyunun gözü önünde olan insanlar katledildiğine göre hiç kimsenin can güvenliği kalmamıştır.
AKP Hükümeti’ni bu kaos ortamını yaratan politikalarından vazgeçmeye çağırıyoruz. Sorunların çözümü demokratik politikaların hayata geçirilmesi ile mümkündür. Yapılan katliam ve saldırıların arkasındaki güçler ortaya çıkarılmadan, bu konuda güçlü bir irade oluşmadan saldırıları önlemek mümkün değildir. Yapılan saldırılar ve katliamlarla demokrasi ve emek güçlerinin iradesini teslim almak isteyenleri hayal kırıklığına uğratmak için her gün alanlarda olacağız” dedi.
