Futbolumuzda Hakemler Nakavt (4)

0
55

Değerli okurlarım, dünkü sayımızda birazcık tükürükten söz etmiştim ya beni kesmedi. Bir tükürük için önemli ve delikanlı bir futbolcunun mesleki yaşamı sıfırlanır mı hiç? Bu doğru olmaz, kimseler de kabul etmez. Yıldırım gibi arkadaşlarımız hele hiç kabullenmezler. Alt tarafı bir tükürük falan…

Tükürük diyoruz ama benim alamadığım yanı şu; bu arada yüzüne tükürülen hakemlerimizin onurlarını, haysiyetlerin ve de binlerce çift göz önünde aşağılanmalarını.. şimdilik donduralım daha sonra sizlere sunarım. Hakemlerin onurumu olur muş? Birinin yüzüne doğru Yaradan’a sığınıp da şöyle “Tu” veya “Pu” yaptığınızda, küçücük, minicik zerreler fırlattığınızda, bunun adı tükürük değildir, yani tükürmemiş oluyorsunuz. Yılanların zor durumlarda düşmanına fışkırttığı sıvı gibi yaşamsal bir sıvı… Alt tarafı o işte.

O zaman n’oluyor? Halisane biçimde kâhya özünden yanıyor. Yetmiyor… gözlemciler de, raporlarıyla beraber kül oluyorlar. Bu işi fazlaca ciddiye almamak lazım, alt tarafı bir masum tükürük! Hani şu, “Tu” ya da “Pu” denildiğinde yada öyle yapıldığında; N’oluyor?

Ağızda bulunan, dirsek teması arz eden, organize olarak birbirine yapışmışlık arz eden ve sağ tarafta guruplaşan sıvılara “Tükürük” deniliyor. Şu anda önümde dört adet lügat ve bir sürü ansiklopedi duruyor. Neden biliyor musunuz? Tükürük hakkında ayrıntılı bilgiler sunabilmek için.

İki doktor yeğenim var, onlarda yanımda… Onlar da bir şey bilmiyorlar ki. ‘Tükürük, tükürüktür’ deyip işin içinden çıkmaya çalışıyorlar. Böyle kestirmeler beni kesmiyor, tükürük nasıl bir şeydir, en harbi tükürük nasıldır öğrenip sizlere sunmak istiyorum.

Okuduğum ansiklopedi de, “Sıvı başkadır, tükürük başkadır” küçücük bir paragrafta. Yine araştırarak bazı önemli bulgulara rastlıyorum. Kitaplar aynen şöyle söylüyor; sıvı başka, tükürük başka. Tıp da aynı şeyler söylüyor. O zaman yine kâhya özünden yandı. Raporlar ve yazanlar da hepten kül oldular.

Doktorlar tükürükten o kadar güzel söz ediyorlar ki, inanın tükürüğe kanı ısınıyor insanın. Ağza alınan nişasta, tükürükle karışınca şeker oluyormuş düşünebiliyor musunuz? Bir anda şöyle düşüneceği geliyor insanın… Bir duble rakının yanında meze yapsak n’olur ki? Öylesine garip bir düşünce işte!

Bitmedi, tükürükte hayat varmış da, bizler bunu bilmiyor muşuz. Okumayı sevmeyen cahil bir milletiz sonuçta. Okumayı sevsek bunları bilecektik, kahya gibi özümüzden yanmayacaktık. İnsan ağzının mikrop açısından vücudun en zengin yeri olduğunu da yeni öğrendim. Yani en şey yer bile ağızdan daha temizmiş.

Vücudun en pis yerinden tertemiz tükürük fışkırıyor, kimin yüzüne gelmişse silmemesi lazım. En temiz, en berrak sıvı. Bunun hakaret neresinde? Koşullar n’olursa olsun, başparmak ile şahadet parmağın dairesel biçimiyle öve-öve bitirilmeyen tükürüğü tekrarlamakta yarar yok. Yapmamakta çok büyük faydalar vardı. Bugünü tükürükle geçirdik, yarın ne olur bilmem?

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here