Futbol Bir İbadettir (3)

0
36

Değerli okurlarım, ‘Futbolda kazanmak her şeyin üstünde, tüm güzellikleri içeren bir başarı olarak kabul edilmektedir’ demiştik son yazımızın sonunda… Onun karizması karşısında kabul etmemek, onun özünü tattıktan sonra saygı duymamak mümkün değil.

Anlatmaya çalıştığım o dönemlerde; Futbol sanat değildi. Futbol bir meslek dalı da değildi. Karizmasının olup olmadığı da şüpheliydi. Futbol, yine futboldu ama bir amatördü. Futbola gerçek şeklini vermeye çalışan, olumsuz yönlerini törpüleyen, futbolun kurallarını koyan, futbolun modern statlarda oynanmasını sağlayan, teçhizatlarla beraber, forma kuralını getiren, ilk oynanan ülke orası olmamakla beraber, onu güzelleştiren, bana göre en güzel futbolu da oynayan İngilizlere teşekkür etmek de hepimizin görevi olmalı diye düşünüyorum.

Futbol en saygın bir spordur ve de bir sektör konumundadır. Onun kadar taraftarı olan ve onun kadar büyük kapitale, alt yapıya sahip olan bir kuruluş düşünemiyorum. Futbolu sevenlerin sayısı milyarlarla değerlendirilirde, sevmeyenler kaç yüz kişidir ya da kaç kişidir gerçekten merak ediyorum. Futbolsuz aylarda (ölü sezonda) sporseverlerin neler çektiğini yakından bilenlerdenim. Temaşa zevki limitte seyreden bir spordur. Bir sanattır, bir meslektir! İnsanların kafa yapıları ne olursa olsun, kısa sürede “dost yapan” önemli bir sektördür. Gelin de futbolu sevmeyin! Olacak şey mi?

Değerli okurlarım, Dünya’da en az futbol kadar popüler olduğu kabul edilen bir spor dalı var ve adı da BASKETBOL! Bu spor dalının futbolla örtüşen hiçbir yanı yok. Sadece, Teçhizat ve Taraftarlar. Üstelik bu spor elle oynanıyor, müsabaka esnasında oyuncuların bir birlerine temasları bile faul. Beşer kişilik takımlar, küçücük bir alan ve belli sayıda taraftar kitlesi…

Final bile oynansa, futbol maçı dururken, basketbol müsabakasına ilgililerin dışında sporseverlerin gideceğini hiç sanmıyorum.

Bir makalemde, futbol için, onda “Şeytan Tüyü” var demiştim. Okurlarım arasında bu ifade öyle beğenilmiş ki… Bunları yazıyorum diye, futbolun reklâmını yaptığım sanılmasın. Ülkemiz futboluna omuz vermiş “üç büyükler” namıyla maruf takımlarımız var. Bunların taraftarlarını satın almak, onları vazgeçirmek mümkün mü? Üç büyük kulübümüzün taraftarı olmak, bir siyasi partinin taraftarı olmak arasında çok büyük fark vardır.

Basketbol için ilgi duyacağınız bir paragraf düşmek istiyorum. Uzun yıllar önce TV’lerde “Beyaz Gölge” diye bir dizi izledik. O diziden sonra, her köşe başına bir basketbol potası monte edildi. Basketbol halk tarafından bu şekilde sevilir hale geldi. Bir ara basketbol, boy uzatan bir spor dalı olarak temayüz etmişti ama yine fazla itibar görmedi.

Futbola tekrar dönersek; kesinlikle bir halk oyunudur. Çocukluğumdan çok iyi hatırlıyorum. Gazete kâğıtlarını tomar yapıp iple bağlayarak, çıplak ayakla futbol oynardık. Bundan da büyük mutluluk duyardık.

Örneğin, basketbol için öncelikle bir pota lazım. Her topla da oynanmaz, potaya ulaştırmak şart. Kayak, atıcılık, tenis sporları, resmen zengin çocuklarının eğlence alanları ama futbol tipik bir halk sporu… Futbol ise istenilen yerde, çıplak ayakla, kâğıttan yapılan sözde toplarla oynanır ve hatta maçlar bile yapılır, sonunda bu sporu yapanlar sonuna kadar mutlu olur. Zaten aranan “mutluluk” değil mi?

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here