Engelli Olmak Suç mu? (5)

0
57

Değerli okurlarım, spor ahlakında olduğu gibi, engelli kardeşlerimizden her yıl söz etmeyince bir eksiklik oluyor, sanki “görevimiz yarım kalmış” gibi geliyor. Yazarız-yazmayız, görürüz-görmeyiz, az severiz-çok severiz, sporcu olsun olmasın onlara karşı içimde bir sevgi var. Yani onları seviyorum demeye çalışıyorum.

Koşullar ne olursa olsun, engelli kardeşlerimizin de, sözde biz engelsizlerin de, karşılıklı yapılması gereken acil görevlerimiz vardır. Öncelikle bunları göz ardı etmeyi, unutmamayı içimize sindirmeliyiz. Engelli anadan doğmadan ya da sonradan olmadır. Kaderin önüne geçilemez, yaşamak zorundayız. Özellikle bu bölümünde yazdıklarım tamamen ayrı. Hem duyguluyum ve de içimde bazı insanlara karşı çok büyük öfke var. Nasıl olmasın ki?

Hani Anadan doğma ve bir de sonradan olma demiştik ya, günah çıkarmıyorum ama birazcık rahatlamak istiyorum. Hem de bu saatten sonra. Bunun zamanla bir ilgisi yok, fakat İnsan bir anda düşünüyor ve de uygulamak istiyor. Anarşinin boyut kazandığı yıllarda ki, o zaman ne bebek katili var, ne de PKK, ne de başka bir şey. Sağ ve Sol hepsi o kadar. Demirel Başbakandı ve “Bana Sağcılar cinayet işledi dedirtemezsiniz” diyordu üstüne basarak.

Ankara’da -15 derecede 8 Emniyet Mensubu beni acımasızca dövmüşlerdi. Kulaklarım büyük zarar görmüştü. Aslında her tarafım perişandı. Benden bir isim soruyorlardı. “Bilmiyorum” dediğimde coplar başıma iniyordu. Şu anda işitme kaybı yaşıyorum ve bu olayı anlatmakla şunları söylemeye çalıştım. Gerçekten de, İnsan birazcık düşünecek olursa tek parça yaşadığı günlere, zayiatsız geçen yıllarına şükrediyor.

Bu söylediklerim, herkes için doğrudan geçerlidir. Şöyle düşünelim. İşine gitmek üzere sabahleyin evinden çıkan birisinin akşam evine sağlıklı döneceğini kim garanti edebilir. Burada suç unsuru aranmaz. Arabalar kaldırıma çıkıp can alıyor ya da sakat bırakıyor. Bir maç çıkışında maganda kurşunlarıyla (kim vurdu ile) ölenler ya da sakat kalanlar… Ölen de, sakatlanan da keseden yiyor.

Yüce yaradan, engelli olanların sporcusunu da, olmayanını da azimli, iman dopingi yüksek yaratılmış. Zaten ve umutla olmaları en belirgin özellikleri! Bireysel sporcularda, atletizm olsun, yüzme vb. spor dalları… Yarışı kaybetmeyi kesinlikle düşünmüyorlar. Hayattaysak başaracağız diyorlar. Ayrıca bunun önemli örnekleri de var.

Galatasaray’ın Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı! 5 kez Avrupa Şampiyonu oldular. İki kez de kıtalararası şampiyonluk. Şimdi kalkıp da bu başarıları küçümseyebilir miyiz? O kadar paraların döndüğü futbolda, ne yapmışız, nereye gelmişiz? Bana göre hikâye onlar. Dev bir ülke sağlam bir Milli Takım çıkaramıyor. Fakat ambalaj, yani ayakkabı kutusu sanayinde üstümüze yok. Demek ki bizim de başarılı olduğumuz branşlar varmış. Bu sanayinin üstünde çalışmak lazım! O zaman daha iyi oluruz ve Milletimiz bizimle övünür.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here