Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? İslam alemi bir Kurban Bayramını daha kutladı. Kardeş kardeşi ile savaşırken, bayram kutlamak nasıl bir şey anlamış değilim. “Kimseyi haksız yere öldürmeyeceksin” diye kesin bir emir veren Allah, rehber ve yol gösterici olsun diye indirdiği Kuran’ı Kerim’de hemen her sürede bu emri yineler. Düşünüyorum da acaba biz mi yanlış anlıyoruz bu emirleri? Soyumuz peygamber efendimize kadar dayanmışken.
Ve Nuh’un gemisinden çıkıp İbrahim peygamberin dininden gelmişken! Yoksa her olayı fırsat belleyip, birbirini öldüren caniler mi? Suriye’de, Mısır’da olduğu gibi, çoluk çocuk demeden Allah adı ile onlarca yüzlerce insanı hunharca öldüren kendine… (adlarını anmayacağım hiç birinin) adları ne olursa olsun sözde Müslümanlar mı?
Valla bu sabah yazımı yazmak için oturduğumda aklımda neşeli bir şeyler vardı. Bayram sonrası neşesi demiştim ama insanda neşe mi bırakıyorlar kardeşim? Zaten diken üzerindeyiz her yönden kişisel hayatımız sosyal durumumuz din ve vicdan özgürlüğümüz her şey diken üzerinde…
Bendeniz bilirsiniz öteden beri hümanistim, çevreciyim, eşitlikçi ve halkçıyım, ezilenin yanında ezenin karşısındayım. İlkem bağımsızlık sonuna kadar akıl ve vicdanımın bağımsızlığı, maddi ve çıkar ilişkilerim olması bağımsızlığımı bağımlı kılar ki bu yüzden kimseye göbek bağımda yok, olamaz da bu can bu bedende oldukça. En büyük korkum hak yemek, insanlık suçu işlemek… Ve şu, bu şekilde ayrım yapmamak, kendimi bildim bileli öyle yaşamaya gayret ediyorum. Ve her zaman tetikte yaşıyorum. Ve ayrımındayım ki bu durum benimle birlikte büyümüş. Bu yüzden doğru olmadığını düşündüğüm şeyler kafamı bozuyor, beklentilerimi asgaride tutmama rağmen. Ön yargıdan ve öyle olur olmaz konuşmaktan ödüm kopuyor. Her sözün, her kelimenin yüklediği anlamlar başka başka anlaşılabiliyor. Açık ve sarih olan kutsal kitaplar bile bazı insanların keyfine göre yorumlanabiliyor.
Sağlıklı bir idealist olabilmek için önce kendini iyi tanımak gerektiğini düşünürüm; her zaman çuvaldızı kendine batırabilecek kadar gerçekçi ve bencillikten uzak olabileceksin. Ne kadar tevazu sahibisin ya da değilsin ayrımında olman şart. Yani gerektiğinde toprak olabilirken gerektiğinde şimşek olabiliyor musun? “Sabır” yaşamının anahtarı olmalı, bilgi ve her an yeni şeylere açık olmak, soluk alıp vermek, nefesin gibi olmalı.
Ve yolum bu. Kolay değil çünkü insanım ve insani zaaflarım var herkeste olduğu gibi. Ancak zaaflarıma yenilmemek önemli ve bu her zaman kolay olmayabiliyor. Zaaflarının ayrımında olmak, onları bertaraf etmek için yararlı olabilir bazen. Ancak yinede uzun bir yol ve taşlarla dikenlerle dolu. Ama onları temizleyerek geçebiliyorum çok şükür arkamdan gelecekler için. Bazen geri döndüğümde oluyor ancak korkmuyorum dönmekten çünkü daha güçlenmiş olarak devam edebiliyorum.
En büyük zaafım ikiyüzlülüğe tahammül katsayımın düşük olması. Özelikle bu iki yüzlülük inanç konusunda ise… Bazen başımı belaya sokabiliyorum bu yüzden. Ve incilerim konusunda çok hassasım yerinde ve zamanında dökerim birkaç tanesini öyle hepsini değil çünkü alıcısı her zaman çok olmayabiliyor.
Ve sevgili okuyucularım bayram her şeye rağmen bayram gibi kutlandı sayılır. Yollardaki mahşer kalabalığı, kazalar ve kan revan içinde olduğumuzu unutursak. Ve sevgili okuyucularım neşeyi yarına erteledim şimdi ciddi takılıyorum. Ve yazımı noktalıyorum. Geçmiş bayramımızı yeniden kutlayarak. Bayramların sevgi, barış, birlik ve beraberliğe vesile olmasını dileyerek. Yase
& & & & &
Bayram geçti ama yine de Kurban Bayramı ile ilgili ayetler okuyabiliriz…
‘Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O’nun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hacc Suresi; 34)
“Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır: Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hacc Suresi; 37)
Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda and verdi,” diyenlere de ki: “Şüphesiz, benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, o halde onları ne diye öldürdünüz?” (3/183)
Ey iman edenler, Allah’ın şiarlarına, haram olan ay’a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram’a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah’tan korkup-sakının Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır (5/2)
Onlara Adem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onlar (Allah’a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı Onlardan birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti (Kurbanı kabul edilmeyen) Demişti ki: “Seni mutlaka öldüreceğim” (Öbürü de “Allah, ancak korkup-sakınanlardan kabul eder” (5/27)
Allah, Beyt-i Haram (olan) Kabe’yi insanlar için bir ayaklanma (kıyam evi) kıldı; Haram Ay’ı, kurbanı ve boyunlardaki gerdanlıkları da Bu, Allah’ın göklerde ve yerde ne varsa tümünü bildiğini ve Allah’ın gerçekten herşeyi bilen olduğunu bilmeniz içindir (5/97)
Sonunda ikisi de (Allah’ın emrine ve takdirine) teslim olup (babası, İsmail’i kurban etmek için) onu alnı üzerine yatırdı (37/103) Ve ona büyük bir kurbanı fidye olarak verdik (37/107) Şu halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes (108/2)
Günün Şiiri
Dada Şarkısı
I
Bir dadacının şarkısı
yüreği dadayla dolu
fazlaca yordu motoru
yüreği dadayla dolu
Asansör bir kral taşıyordu
ağır çıtkırıldım özerk ayrıca
kırsın mı sana sağ kolunu
yollasın mı Roma’daki Papa’ya
Artık bu yüzden işte
Asansörcüğün yüreğinde
dada mada hak getire
Tıkınıp durun çikolata
yıkayıp beyninizi
dada
dada
su için üstüne sonra
II
Bir dadacının şarkısı
ne hüzünlü olan ne de neşeli
seviyordu bir bayan bisikletçiyi
o da ne hüzünlü ne neşeli
ama yılbaşında kıskanç koca
öğrendi ne dönüyorsa hepsini
bir öfke sonucu yolladı Vatikan’a
üç bavul içinde ikisinin cesedini
Ne bizim sevdalı
ne de bayan bisikletçi
artık ne hüzünlü ne neşeli değildi
Beyinler layık ağzınıza
askerinizi yıkayın hamamda
dada
dada
su için üstüne sonra
III
Bir bisikletçinin şarkısı
yüreğin dadası ondaki
bir dadacıydı kısacası
yüreğin tüm dadacıları gibi
Eldivene bürünmüştü bir yılan
güvenlik musluğunu der demez kapadı
yılan gömleğine dönüştü eldiven
ve kucakladı hazreti Papa’yı
Asıl dokunaklı olan
çiçekten bir karın
ve artık yok dada falan
kuş sütü bardaklarda
ve yıkanmıştır çikolata
dada, dada
gelin dana şişkebabına
Tristan TZARA-Çeviren: Cemal SÜREYA
Günün Sözü
Dürüst insan her zaman gerçeği söyler, akıllı insan ise yalnız zamanında.
Bernard SHAW
İnsan yaşamayı ve yaşamamayı aynı şey diye kabul ettiği zaman hürriyete kavuşur.
DOSTOYEVSKİ