Ünsal; “Okul ve Kırtasiye Masrafları Velilerin Sırtına Yıkılmamalıdır!”

0
16

Okulların açılmasına günler kala eğitimde yaşanan sıkıntıları gündeme taşıyan Eğitim Sen İskenderun Şube Üyeleri, 2025/26 eğitim-öğretim yılının yine sorunlarla başlayacağına vurgu yaptılar.  Sağlıklı Yaşam Parkında bir araya gelen Eğitim Sen üyeleri, okul ve kırtasiye masraflarının velilerin sırtına yıkılmaması gerektiğini savundu.

Üyeler adına konuşan Eğitim Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Ünsal, son yıllarda derinleşen ekonomik kriz, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığının eğitim giderlerini de katladığını ifade ederken, kayıt ücretleri, zorunlu bağış uygulamaları, okul kıyafetleri, servis ücretleri ve kırtasiye ürünlerine gelen zamlar, dar ve orta gelirli ailelerin bütçesine büyük yükler getirdiğini kaydetti.

İlkokul seviyesindeki bir öğrencinin çantasının ortalama 2.800–3.800 liraya, ortaokul ve lise seviyesindeki bir öğrencinin çantasının ise 4.000–5.800 liraya dolduğunu söyleyen Ünsal; “Bu rakamlar, dar gelirli ailelerin çocukları açısından eğitimdeki eşitsizlikleri derinleştirirken, kamusal destek olmadan nitelikli ve eşit eğitim hakkının her geçen gün daha da zorlaştığını göstermektedir” dedi.

Herkes Eğitim Hakkından Eşit Koşullarda Yararlanmalıdır

Her öğrencinin eşit koşullarda eğitim görmesi bir hak olduğunu savunan Ünsal; “Eğitim masraflarında yaşanan artışların ekonomik boyutu son derece çarpıcıdır. Asgari ücretli bir aile için sadece bir öğrencinin kırtasiye masrafı, aylık gelirinin yüzde 15-20’sine denk gelmektedir. Üstelik bu hesaplamalara okul servisi, yemek, kıyafet gibi ek giderler dahil değildir. Dolayısıyla, kamusal ve eşitlikçi bir eğitim hakkı, en temel düzeyde bile ailelerin omuzlarına ağır bir maliyet yüklenerek fiilen ortadan kaldırılmaktadır. Çocukların defter ve kalem gibi en basit ihtiyaçlarını karşılamak dahi ciddi bir ekonomik planlama gerektirir hale gelmiştir.

Eğer devlet kamusal bir sorumluluk üstlenmez, öğrencilere ücretsiz veya destekli kırtasiye sağlamazsa, düşük gelirli ailelerin çocukları okula eksik malzemelerle gitmek zorunda kalacak ve bu durum onların eğitim sürecinde geri kalmalarına neden olacaktır. Kamusal eğitim anlayışı gereği, her öğrencinin eşit koşullarda eğitim görmesi bir hak, bu hakkı garanti altına almak da devletin temel sorumluluğudur.

Eğitim, her çocuğun anayasal hakkıdır ve bu hak hiçbir koşulda velilerin ekonomik gücüne bağlı hale getirilemez. Ancak bugün gelinen noktada, en temel okul ihtiyaçlarının dahi fahiş fiyatlara ulaşması, çocukların eğitim hakkını fiilen tehdit eder hale gelmiştir. Devletin görevi, bu hakkı sadece kâğıt üzerinde tanımak değil, gerçek yaşamda da güvence altına almaktır. Bu nedenle kırtasiye, okul çantası ve diğer eğitim giderleri konusunda kamusal destek sağlanmalı; her öğrenciye eşit, ücretsiz ve nitelikli eğitim imkânı sunulmalıdır. Aksi halde eğitimde var olan eşitsizlikler daha da derinleşecek, çocuk ve gençlerin geleceği tamamen piyasaya teslim edilmiş olacaktır” şeklinde konuştu.

Eğitimde Kamu Hizmeti Anlayışı Güçlendirilmelidir

Eğitimin hiçbir biçimde piyasa kurallarına terk edilemeyecek kadar temel ve yaşamsal bir hak olduğunu da vurgulayan Ünsal; “Ne yazık ki yıllardır uygulanan piyasacı eğitim politikaları, okulları ticarethane, velileri ise müşteri konumuna itmiştir. Oysa eğitim ticari bir faaliyet değil, toplumsal bir hizmettir. Bu nedenle eğitimin her kademesinde kamu hizmeti anlayışı esas alınmalı, devlet tüm yurttaşlara eşit, ücretsiz ve nitelikli eğitim sunma sorumluluğunu yerine getirmelidir. Ancak bu şekilde farklı toplumsal kesimlerden çocuklar eşit koşullarda eğitim görebilir ve fırsat eşitsizliği ortadan kaldırılabilir.

Eğitim Bütçesi En Az İki Kat Artırılmalıdır

Bugün eğitime ayrılan bütçe, öğrencilerin ve okulların ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzaktır. Kaynak yetersizliği nedeniyle birçok okul, velilerden “bağış” adı altında para toplamaya zorlanmakta; bu da eğitimde eşitsizlikleri derinleştirmektedir. Eğitim hakkı, velilerin maddi katkılarına değil, devletin bütçeden ayırdığı kaynağa dayanmalıdır. Bunun için eğitim bütçesi acilen en az iki kat artırılmalı, her okulun ihtiyacına uygun ödenek sağlanmalı ve bağış uygulamaları kesin biçimde yasaklanmalıdır. Ancak bu şekilde velilerin sırtına yıkılan ekonomik yük hafifletilebilir ve kamusal eğitim anlayışı güçlendirilebilir.

Kamusal eğitimin güçlendirilmesi, velilerin üzerindeki ekonomik yükün hafifletilmesi açısından hayati öneme sahiptir. Eğitime yeterli kaynak ayırmak sadece bir eğitim politikası değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur” şeklinde açıklamalarda bulundu. (Haber: Helga TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here