Belen’deki acıları unutmadan, yaz ayının başladığı şu günlerde “Arsuz Yolu” bizleri kahrediyor! Arsuz ilçe oldu. Arsuz turizme açıldı. Arsuz mesire yeri. Arsuz denize girme yeri. Arsuz yaz ayının başlangıcına yine ölüm haberleriyle başladı. Arsuz’da festival yapılacak duyurusunun ardından, binlerce insan Arsuz’a akın ediyor. Yazlıklarına gitmeye hazırlananlar evlerini temizletti. Oteller sezonu açmaya başladı. Gerçi yalnız yaz ayında Azrail ile tanışmıyor vatandaşlar! Kış, İlkbahar, Yaz ve Sonbahar mevsimlerinde, yani anlayacağınız dört mevsim boyunca.
Can alıcısıyla her daim beraber ve iç içeler. Geçtiğimiz günlerde yapılan festival ile ilgili kahvaltılı toplantıya katılmıştım. Arsuz Kaymakamı Sn. Musa Sarı, Arsuz Belediye Başkanı Sn. Nazım Çulha ve Arsuz İlçe Emniyet Müdürü Sn. Halil Karabacak ile birlikte daire müdürleri ve basın mensubu arkadaşlar kahvaltıdaydı. İlgililerin içten yaptıkları programları anlatırken, bölge insanı olarak Arsuz ilçesinin aşama kaydetmesine sevinirken, bir taraftan da yeni yapılan Arsuz yolu üzerinde alınmayan önlemlerden dolayı da üzüldüm.
Kaymakam ve Belediye Başkanı ilçelerine olumlu ses verdirme çaba ve heyecanındaydılar. Arsuz oldu olalı böyle bir yatırımı görmemişti. İlk defa Arsuz ilçesi kamuoyuna tanıtılıyor ve ülke genelinde olağan üstü çalışmalarla bir ilk oluyordu. Her şey o kadar güzeldi ki kimsenin aklına Azrail’in sinsi beklentisi gelmedi.
Bir ara Arsuz İlçe Emniyet Müdürüne bir soru sordum: “…Sn. Müdürüm her şey çok ince teferruatına kadar düşünülmüş ama Arsuz yolunda ışıklı ve ışıksız kavşaklar hala müteahhidin bıraktığı şekilde duruyor. Arsuz yolunda hız alışılmışın dışında. Gece ve gündüz devamlı maddi ve manevi hasarlar neticesinde ambulansların sesi dinmiyor. Çok ölümlü kazalar var. Bu konuyla ilgili önlemleriniz nedir?” Sorumun ardından “Siz hiç merak etmeyin kavşaklarda gerekli önlemler alınmış vaziyette” cevabını aldım.
Sayın müdürümüzün dediği gibi festival sırasında bazı önlemler alınmış olabilir. Gerçi Arsuz yolunda motorlar sanki uçak pistindeymiş gibi en son hızla gidiyorlar. Bir o kadar motorun bağırma sesleriyle yüreğimiz ağzımıza geldi ama festivaldir gelip geçici olur inşallah deyip geçirtirdik. Festival bitti motor sesleri bitmedi. Araçların hızları kesilmedi.
Arsuz’daki bu trafik keşmekeşliğini sadece Arsuz olarak görmemeliyiz. İskenderun otobanından başlayan bu çılgınlık ta Arsuz merkeze kadar devam ediyor. Bir kaç yerde trafik çevirmeleri oluyor ama o da genelde kimlik kontrolü şeklin de oluşuyor. Arpaderesi, Pamir, Pirinçlik mıntıkalarında kavşaklar var. İnanın kavşaklara gelindiğini gündüz anlıyorsunuz ama gece oldu mu hangi kavşağa gelindiğinin farkına varamıyorsunuz. Farkına vardığınız an mevtasınız artık! Çünkü hiç bir yönünde uyarıcı ışık yok. Tabela var görene, bilene aşk olsun. Yol çizgileri var, sürat esnasında tıkırdamaları hoşlarına gidiyor. Şoför kavşağı fark edip de frene bastığında yine mevtalık durumlar.
Ya motor sürücüleri? Onların dramları daha da acı! Arsuz’a gidene kadar yolun sağı solu yerli köylü vatandaşlarımızın ikamet ettikleri yerler. Çoğunun ekonomik gelirleri kısıtlı! Tek tesellileri alabildikleri motor! O motorla sütlerini, meyvelerini pazarladıkları gibi o motorla aile bireylerini de taşırlar. Tüm bunların yanında birde özel motorlarla akrobasi hareketler yapan gençler var. Bu ölüm yolunda cirit atmaları ayrı bir konu…
Sonuç olarak gidenleri geri getiremiyorsunuz. Arsuz ilçesini yalnızca merkezde görmek büyük yanlışlık. Arsuz yukarıda dediğim gibi İskenderun otobanından başlıyor. Kavşaklar yapılmış ama sinyalizasyon ve gece ışıklı uyarıcılarla, sürücülerin dikkatini çeken işlemlerin derhal yapılması gerek. Yapılmadığı takdirde Arsuz yolu sevdiklerimizi bizlerden ayırıp koparmaya devam edecek.
Arsuz turizme açık alanımız. Oralar yüz yıllardır vatandaşlarımızın gelip gittiği, zevk aldığı güzel bir yerleşim alanımız. Milletvekillerimize yazdım olmadı. Valimize yazdım yine olmadı. Mülki İdari amirlerimize yazdım yine olmadı. İnşallah bu sezon gerekli önlemler alınır da vatandaşlarımızın ağlayan gözlerindeki yaşlar diner.
