Yaşam Aşkı

0
86

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Sakin, huzurlu bir sabaha uyanmak nerdeyse hayal olacak bu günlerde. O yüzden hikaye ve şiir olsun sayfamda istiyorum bugün. Zaten yeterince incitildik, hırpalandık. Her şey geçiyor ve geçen geçmişte kalsın istiyorum. Her “an” bir başka şeye gebe ve bunu yaşamak gerekiyor diye düşünüyorum. Geçmişe takılıp kaçırırsak “an”ların getirdiğini bir daha yakalamak hayal olabilir… Hayatımızın zaten bir bölümünü kaçırdık, yaşanmadan geçmişti zaman. Şimdi aynı hataya düşmek istemiyorum. Zamanımı yaşamak ve “an”larımı kaçırmamak istiyorum. Yüz milyonlarca kez kaçmayı, yok olmayı kafaya takmış olsam da, yaşamın kıyısından vurmuş olsam da sahile. Yinede “an”lara sarılmadan yapamıyorum. Sanırım bu bir hediye, yaşanmışlara karşın bir gönül alma.

Doğanın yaptığını sineye çekerken, insan insana nasıl bu kadar korku salabiliyor onu gördük ama sorgulayamadan yara bere almış olarak bir zaman dilimini geçmişte bıraktık. Ondan bize kalan yalnızca Haksızlıklar acılar ve boşa geçmiş bir gençlikti. Ve yine en beteri korkunç bir korku ve ondan beteri inançsızlık doğru belediğimiz her şeye dair.

Ve zaman akıp giderken korkuların egemenliğinde biz kendimizi insan olarak eğitmeye devam ettik bütün yaşadıklarımızla birlikte. İstedik ki, yaşarken korkuları ve yitirdiğimiz yılları, yaşam aşkını yitirmeyelim. Kendimizi insanlık aşkı ile tedavi edelim O aşk ki bize en büyük kötülüğü yapan oysa “aşk “aşktır ve onu en güzel tarafı ile beslemeğe her zaman büyük önem verdik. Şimdi aşkımız büyük, kendimize inancımız yerinde, ancak geldiğimiz noktada korkularımızla yüzleşmek bize acı veriyor. Açmak istiyoruz sandıkları ve teker, teker tutsaklıklarından kurtarmak ve tortularını temizlemek Ancak onların yerini başkaları doldur diye her zamankinden çok onların üzerini örtmeye, yaşanmadıklarına ve yaşanmayacaklarına dair inanç üretemeye çalışıyoruz. Ve elimizde olan aşkı yitirmemek için bütün koşulları zorluyoruz çünkü bizi yaşama bağlayan tek o var ve belinden omuzlarından ona sımsıkı sarılıyoruz. Ve sevgili okuyucularım yaşam aşkımız hiç yitmesin sağlık ve sevgiyle kalalım hep birlikte her zaman ayrımsız gayrımsız… Yase

& & & & &

Bir Aşk Hikayesi

Dondurucu soğukta bir an önce evime varabilmek için hızla yürürken, ayağımın ucunda bir cüzdan gördüm.. Hemen aldım. Sahibini gösteren bir kimlik vardır diye acele acele açtım.. İçinde üç dolar ve sararıp kat yerleri yıpranmış eski bir zarftan başka birşey yoktu… Sol üst köşede yalnızca gönderenin adresi, alıcı adresi yerinde bir posta kutusu numarası vardı. Bir ipucu bulabilmek belki biraz da merakımı giderebilmek için zarfı açtım ve içindeki mektubu okumaya başladım. Mektup, sol yanı çiçek resmiyle süslenmiş bir kağıda, özenli bir el yazısıyla yazılmıştı ve “Sevgili Michael” diye başlıyordu.. Ve “Annesi yasakladığı için onu bir daha göremeyeceğini” anlatarak devam ediyor.. “Ama sakın unutma, seni daima seveceğim” diye bitiyor.. İmza.. Hannah!.. Elimde yalnızca, mektubu yazan kişiyle, mektubun yazıldığı kişinin birinci adları vardı. Eve gider gitmez hemen telefon idaresini aradım.Görevli kişi, kendisine bildirdiğim adreste yaşayanların telefon numarasını vermesinin yasalara aykırı olduğunu söyledi. Fakat ısrarım karşısında: “Belki, size yardımcı olabilirim” dedi. “Bu adreste bulunan numaraya telefon ederim ve onlar Kabul ederlerse, sizi görüştürebilirim lütfen bekleyin..” dedi.

İki üç dakika sonra görevlinin sesi geldi.. “Bağlıyorum efendim.” Telefonda, karşıdaki hanıma “Hannah diye birini tanıyıp, tanımadığını” sordum. “Bu evi, 30 yıl evvel, Hannah diye kızları olan bir aileden aldık” dedi. “Peki yeni adreslerini biliyor musunuz?..” “Hannah annesini bir huzurevine yatıracaktı. Oradan takip ederseniz, belki adres bulursunuz..” deyip bana huzurevinin adını verdi.. Hemen aradım.. Yaşlı anne yıllar önce ölmüş.. Ama kızına ait eski bir telefon numarası var. Belki orada bilirlermiş.. “Bunların hepsi aptalca aslında” dedim kendi kendime.. İçinde sadece 3 dolar ve 60 yıl önce yazılmış bir mektup bulunan cüzdanın sahibini aramak için bunca zahmete ne gerek var ki.. Aradım numarayı.. Bir kadın “Şimdi Hannah’nın kendisi bir huzurevinde” dedi ve numarayı verdi. Hemen orayı çevirdim.. Ses; “Evet, Hannah burada yaşıyor” dedi.. Saat ona geliyordu ama hemen yola çıktım, Hannah’yı görmek için.. Devasa bir binanın üçüncü katında şirin bir oda.. Gümüş saçlı, sıcak tebessümlü bir yaşlı kadın.. Gözlerinin içi ışıl ışıl ama.. Anlattım olanları.. Cüzdanı ve mektubu gösterip.. Derin bir iç çekti mektuba bakarken ve “Genç adam” dedi, “Bu mektup, Michael ile son kontağımdı.. Onu öyle seviyorum ki.. Sean Connery gibi yakışıklıydı.. Hani şu meşhur aktör.. Ama ben 16 yaşındaydım.. Çok küçüğüm diye annem kesinlikle izin vermedi..” Derin bir nefes daha.. “Michael Goldstein harika bir insandı. Eğer bulabilirseniz ona söyleyin lütfen.. Onu hep düşündüm.. Hep..” Bir ufak sessizlik.. Bir derin nefes daha.. “Ve onu hep sevdim..” İki damla yaş damladı elindeki mektuba, ıslanan gözlerden.. “Ve hiç evlenmedim.. Michael gibi birisini bulamadım ki..” Hannah’ya teşekkür edip odadan çıktım.

İlgili resim

Binadan çıkarken danışmada beni karşılayan kız “Hannah Hanım yardımcı olabildi mi size” dedi..” Hiç değilse bunun sahibinin soyadını öğrendim” dedim.. Cüzdanı elimde sallayarak.. O sırada yanımda dikilip duran hademe bağırdı.. “Hey baksana.. Bu Bay Michael’ın cüzdanı.. Üzerindeki bu kırmızı şeritten onu nerde görsem tanırım.. Cüzdanını hep kaybederdi zaten.. Üç kere ben buldum, koridorlarda.. “Michael sekizinci katta yaşıyordu.. Ok gibi fırladım tekrar asansöre. Michael yatmamıştı. Okuma odasında kitap okuyordu. Hemşire beni ve elimdeki cüzdanı gösterdi. Michael elini arka cebine attı, hızla.. Sonra sevinçle “Evet bu benim cüzdanım” dedi. “Öğleden sonraki yürüyüş sırasında kaybetmiş olmalıyım. Size teşekkür borçluyum.” “Hiçbir şey borçlu değilsiniz” dedim. “Ama özür dilerim. İpucu bulmak için açtım ve içindeki mektubu okudum.” “Mektubu mu okudun?” “Sadece okumakla kalmadım. Hannah’yı da buldum..” “Buldun mu? Nerde? İyi mi? Hala eskisi gibi güzel mi. Söyle, lütfen söyle..” “Çok iyi.. Hem de harika” dedim, yavaşça.. “Bana onun telefon numarasını ver. Yarın onu hemen arayacağım.” Elime sımsıkı sarıldı.. “O benim tek aşkımdı.. Onu öyle sevdim ki, asla evlenmedim.. Çünkü bu mektup geldiğinde hayatım, anlamsal olarak bitmişti.” “Bay Goldstein” dedim.. “Gelin benimle..” Asansörle üçüncü kata indik.. Odanın kapısı açıktı. Hannah sırtı kapıya dönük televizyon izliyordu.. Hemşire ona yaklaştı, omzuna dokundu.. “Hannah” dedi.. “Bu bay’ı tanıyor musun?” Gözlüklerini ayarladı bir an baktı, tek kelime etmeden.. “Michael” dedi, Michael, kapıda, kısık sesle.. “Hannah.. Ben Michael.. Beni tanıdın mı?..” “Michael” diye yutkundu Hannah. “İnanmıyorum.. Bu sensin. Benim Michael’ım.” Michael Hannah’ya doğru yürüdü yavaşça. Sarıldılar. Hemşire yanıma geldiğinde onun da gözleri yaşlıydı.. “Gördün mü, bak?” dedim “Yaşamda, yaşanması gereken her şey, er ya da geç, bir gün kesinlikle yaşanacaktır.”

***Üç hafta sonra beni huzurevinden aradılar. Pazar günü bir nikah vardı.. Gelebilir miydim? Harika bir nikah töreni idi. Hannah ve Michael beni nikah şahidi yaptılar üstelik. Hannah açık bej elbisesi içinde çok güzeldi.. Michael de lacivert takımı içinde hala çok yakışıklı.. Bir nikah tanığı olarak söylüyorum bu gözlemlerimi… Aşklarını on sekiz yaşın heyecanı ve duygusuyla yaşayan 76 yaşındaki gelin ile 79 yaşındaki damadın nikahında keşke siz de bulunsaydınız… Altmış yıl önce bittiği sanılan bir aşk öyküsünün, altmış yıl sonra, kaldığı yerden nasıl filizlendiğine siz de tanık olacaktınız.

Günün Şiiri

Bugün Yardan Haber Geldi

Bugün Yardan Haber Geldi

Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan

Eğildim Bir Buse Aldım

Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan

 

Güzel Olanı Severler

Yanağından Gül Dererler

Kulakta Mengiç Küpeler

Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan

 

Baş Koydum Yarin Dizine

Uykular Girmez Gözüme

Ağ Ellerin Sür Yüzüme

Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan

 

Şekerden Şerbet Ezerler

İnce Tülbentten Süzerler

Dört Yanım Almış Güzeller

Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan

 

Pir Sultanım Gel Yanıma

Seni Sarayım Canıma

Dola Kolların Boynuma

Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan

Bilene Danış

Bilirim Bilirim Dersin Bilene Danış

Danışan Dağları(Hey Dost) Aşar Mı Aşar

Danışmadan Yola Çıksa Bir Kişi

Akıbet Yolundan(Hey Dost) Şaşar Mı Şaşar

 

Cahile Irak Ol Kamile Yakın

Bir Mana Söyleyim(Hey Dost) Darılma Sakın

Hasmın Karıncaysa Merdane Takın

Ummadık Taş Başa (Hey Dost) Düşer Mi Düşer

 

Pir Sultan Abdalım Böyle Mi Olur

Kişi Ettiğini(Hey Dost) Elbette Bulur

Yırtıcı Kuşların Ömrü Tez Olur

Zararsız Akbaba(Hey Dost) Yaşar Mı Yaşar

Bu Yıl Bu Dağların Karı Erimez

Bu Yıl Bu Dağların Karı Erimez

Eser Bâd-ı Sabâ Yel Bozuk Bozuk

Türkmen Kalkıp Yaylasına Yürümez

Yıkılmış Aşiret İl Bozuk Bozuk

 

Kızılırmak Gibi Çağladım Aktım

El Vurdum Göğsümün Bendini Yıktım

Gül Yüzlü Cerenin Bağına Çıktım

Girdim Bahçesine Gül Bozuk Bozuk

 

Elim Tutmaz Güllerini Dermeye

Dilim Tutmaz Hasta Hâlin Sormaya

Dört Cevabin Mânasını Vermeye

Sazım Düzen Tutmaz Tel Bozuk Bozuk

 

Pir Sultan’ım Yaratıldım Kul Diye

Zalim Paşa Elinden Mi Öl Diye

Dostum Beni Ismarlamış Gel Diye

Gideceğim Amma Yol Bozuk Bozuk

Günün Sözü

Arkamda yürüme, öncün olmayabilirim, önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece eşit oluruz.
Ute Kabilesi

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here