Prof. Dr. Nebil BAL; ‘Bugün Bir Hayalimi Gerçekleştiriyorum!’

0
1541

Patoloji Uzmanı Prof. Dr. Nebil Bal, Bağlı Olduğu Kilisede Seminer Verdi

İskenderun Ortodoks Kilisesi cemaatinin bir üyesi olan Patoloji Uzmanı Prof. Dr. Nebil Bal, içlerinde doğup büyüdüğü cemaat üyelerine, düzenlenen seminerde ‘patoloji’yi anlattı.

Aziz Nikola Ortodoks Kilisesinde,  Patoloji Uzmanı Prof. Dr. Nebil Bal’ın konuşmacı olduğu ‘Patoloji Nedir? Patolog Kimdir?’ konulu seminer düzenlendi. Kilisenin gençlik komitesi tarafından organize edilen seminere çok sayıda cemaat üyesi katılım gösterdi.

Kilise salonunda düzenlenen seminerde konuşan Patoloji Uzmanı Prof. Dr. Nebil Bal, ilk olarak patolojinin ne olduğunu anlatarak; “Patoloji, eski yunanca hastalık anlamındaki ‘pathos’ teriminden türetilmiştir ve hastalıkların bilimsel yöntemlerle incelenmesi anlamında kullanılır. Patoloji cerrahi bilimler bölümü içinde yer alan bir anabilim dalıdır. Daha geniş anlamıyla patoloji, hastalıklara yol açan nedenleri, bunların doku ve organları etkileme biçimlerini, hastalıklı doku ve organların özellikle morfolojik (biçimsel, görüntüsel) özelliklerini inceler. Bu anlamda patoloji, tıbbın temelini oluşturur.

Patoloji, anatomi ve fizyolojide öğrenilen bilgilere, hastalıklı organların çıplak gözle veya mikroskop altındaki anormal görünüşlerini ekleyerek hastalıkların daha kolay anlaşılmasını sağlar. Tanıya ve uygun tedavi yöntemin belirlenmesine katkısı da çok büyüktür. Günümüzde, tümörlerin tanısı başta olmak üzere, pek çok hastalığın kesin tanısı için patolojik inceleme gerekli ve zorunludur” şeklinde konuştu.

Raporun Hızlı Çıkması ‘Çok İyi’ Anlamına Gelmez..

Patolojinin çalışma alanlarından da söz eden Bal; “Patolojinin çalışma alanı hastalıklı organ ve dokuların incelenmesiyle sınırlı değildir. Deneysel, teorik ve teknik pek çok konuda patolojik çalışmalar yapılmaktadır. Patolojik inceleme ve çalışmalar ancak yeterli anatomi histoloji ve fizyoloji bilgisine sahip kişilerce yürütülebilir.

Bir doku örneğinin patoloji laboratuarı tarafından teslim alınmasından, ‘biyopsi raporu’ düzenlenmesine kadar geçen süre çok değişkendir. Bazen rapor etme süresi 1 aya yaklaşabilmektedir. Bir raporun ‘geç’ çıkmasının tek nedeninin ‘ihmal’ olduğu düşünülmemelidir. Hastalar kendilerini tanımayan bir patologun o rapor nedeniyle uykusuz kalmış olabileceğine pek ihtimal vermeseler de, bu nadir olmayan bir durumdur. Raporun çok hızlı çıkmış olması da tüm değerlendirmelerin ‘çok iyi’ olduğu anlamına gelmez.

Ülkemizde hastadan alınan örneklerin ne biçimde ve ne kadar süre saklanacağı konusunda bağlayıcı bir yasa veya yönetmelik yoktur. Bu nedenle, her laboratuar kendi koşullarına uygun bir saklama politikası belirlemektedir. Doku ve organlar rapor çıktıktan sonra 2-3 ay, bunlardan hazırlanan parafin blok ve preparatlar ise “sınırsız” süre saklanmaktadır.

Bloklar neden saklanır? Tanı verirsiniz, 20 yıl sonra yeni bir tedavi yöntemi gelişir. Neye göre yapacaksınız araştırmayı, saklanan bu dokular ve bloklara göre… Arşivler taranır, o hastalıklı dokular, bloklar çıkartılır, kesilir boyanır, çalışılır. Biz hastaların adına saklıyoruz, hasta istediği zaman gelip bizden alabilir” dedi.

Patologun Zamanı Rapor Hazırlamakla Geçer!

Patoloji uzmanının çalışma alanı ve yöntemlerini anlatan Bal; “Patoloji uzmanı, hastalıklı olduğu düşünülen doku ve organlardan çeşitli biçimlerde alınan örnekleri inceleyerek hastalıklara tanı koymaya çalışır. Bunun için rutin olarak kullanılan yöntemi mikroskobik incelemedir. Patologun zamanının çoğu dokuları çıplak gözle ve mikroskopla inceleyip bu incelemeleri için raporlar hazırlamakla geçer” dedi.

Sinevizyon destekli verdiği sunumda tek-tek organları, organlar üzerindeki tümörleri, organ üzerinde yapılan kesitleri, inceleme safhalarını, görsellerle birlikte ayrıntılı olarak anlatan Bal, dinleyenlerin sorularını da yanıtladı.

Nereden Geldiğimi Unutamam

İçerisinden yetişmiş cemaat üyeleri ve büyüklerinin karşısında sunumunu gerçekleştirirken oldukça heyecanlı olduğu gözlenen ve duygu dolu anlar yaşayan Prof. Dr. Nebil Bal, sunum sonunda yaptığı konuşmada; “Bu benim hayalimdi. Ben buradan yetiştim. Akademik olarak gelebileceğim en son noktadayım belki ama bu benim kişiliğimi yansıtmaz. Kişiliğim bu kariyere gelmekte etkin rol oynamıştır ama ben burada bir Nebil Bal olarak varım. Ben bu kariyere ulaştım, belki şunu ispat ettim gençlerimize, şunu gösterdim; ‘Ben de olabilirim!..’ Buraya gelebilmek için yalnızca çalışmak ve istekli olmak gerekiyor. Profesör denince ulaşılmaz kişiler gibi algılanıyor ama ulaşılabiliriz. Bunu da ispat ediyoruz biz. Benim gibi meslek sahipleri, kariyer yapmış insanlar nereden geldiklerini unutmamalı” şeklinde konuştu.

İskenderun Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanı Can Teymur da Prof. Dr. Nebil Bal’a verdiği değerli bilgilerden ötürü teşekkür ederek, kendisine günün anısına bir plaket takdim etti. (Haber: İlyas Edip TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here