Nice 23 Nisan’lara…

0
116

Sanat Yazısı

Değerli Okurlarım, hiçbir milli bayramımızı es geçemeyiz ve hele 23 Nisan’ı görmezden gelmemiz zaten söz konusu olamaz. Bu bayramı ortadan kaldırmak isteyenler de oldu ya neyse şimdi…

23 Nisan bir milletin yoktan var oluşunun, tarih sahnesine yeniden çıkışının simgesi olan bir bayramdır. Ulusal tarihimizde büyük bir dönüm noktası, Türk ulusunun kendi bağımsızlığını eline aldığı gündür. Çağdaş, laik, modern Türkiye Cumhuriyetine giden yolun başlangıcı bugün, Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk tarafından ulusal bayram olarak dünya çocuklarına armağan edilmiştir.

Ülkemizin dinamizm ve değişim potansiyelinin kaynağını oluşturan çocuklarımıza iyi bir gelecek hazırlamak ve de onları en iyi şekilde yetiştirmek herkesin görevidir. Hem de çok ulvi bir görevdir.

Bu emsalsiz çocuk bayramını türlü vesilelerle okul salonlarına hapsetmek bir basitlik, bir acizlik olduğunu belirtirken, bendeniz ilkokuldayken, okulumun bayrağını stada gelinceye kadar en önde gururla taşıdığımı duyduğum heyecanı ve coşkuyu kelimelerle anlatabilmem mümkün değildir. Şimdi bile aynı heyecanı ve coşkuyu, koşullar ne olursa olsun yüreğimde taşıyorum.

Bugünlere kolay gelinmedi beyler! Çanakkale ruhunun Anadolu’ya yayılıp, insanların gönlüne girmesiyle, atalarımızın savaşa değil, ölüme gidiyoruz zihniyetiyle bayrağımız semalarda dalgalanmış ve ezanlar susmamıştır.

O zaman da yobazlar vardı ve asteğmen Kubilay’ı şehit eden o yobazlar kısa süre sonra derslerini aldılar ama onların torunları şu aşamada piyasada. Üstelik o zamandan daha da etkililer ya, yemezler…

Yüreğinde, Allah sevgisi, vatan ve bayrak sevgisi, yeşermiş ve yücelmiş duygular karşısında, mutlaka hezimete uğrayacaklardır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Bayrağı bayrak yapan üstündeki kandır,

Toprak, uğruna ölen varsa vatandır…

Her karış toprağı atalarımızın kanıyla sulanmış aziz vatanımızı faturasını ödeyerek bizlere miras bırakan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve değerli silah arkadaşlarının, ecdadımızın, atalarımızın ayırt etmeksizin ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun, Allah’ın selamı üzerinize olsun…

Nice 23 Nisan’lara dileklerimi tekrarlarken, bu tahrip gücü yüksek günün önce çocuklarımıza, dünya çocuklarına hayırlı ve uğurlu olmasını dilerim. Hepinizi Allah’a emanet olun…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Vicdan Yanılmaz Bir Yargıçtır

Değerli Okurlarım, öyle ya da böyle, biz onu yok etmediysek, vicdan tarafsız ve yanılmaz bir yargıçtır. Yargıç derken yüreğimizin sesinden söz etmeye çalışıyorum. Şimdikilerden değil. Eğer delikanlı bir yargıç ya da delikanlı bir savcı olsa her şey süt liman olurdu. Korku dağları bekliyor…

Biz yine içimizde var olduğuna inandığımız vicdana dönelim… Vicdan azabı denilen duygu var ya… Bunu hissedenler mi çok, ya da hissetmeyenler mi?

Fazla uzaklara gitmeye gerek yok. Yakın çevremizde, dünya ya da ülkemiz gidişatından hoşlanmayanlara, beğenmeyenlere şöyle bir soru yöneltsek,

-Hangi değerlerin yok olduğunu söyleyebilirsin?

-Vicdanlar yok oldu… Vicdani değerler… Alınacak yanıt bu olacaktır.

Eğer vicdanımızda tekleme yoksa öz eleştiriyi kendimiz yapıp, iç muhasebe de karar kılmalıyız. Zimmet matlup denk gelirse ne mutlu… Vicdanlar muhasebeyi terk edince, vicdanlar esir alınınca vicdan azabı da ortadan kalkıyor. Günümüzde vicdanla ilgili ne varsa renk değiştirmeye, küçülmeye, erdemler de itibarsızlaşmaya başladı.

Vicdansız bir sesin kol gezdiği ülkemizde, zayıf karakterli insanların gereğinden fazla itibar etmesi, yaşamın ona göre düzenlenmesi, her şey sandık başkası yok sözü itibar kazanınca vicdan dediğimiz hadise yok oldu.

İnanılır, güvenilir insanlar bile kendi ahlak değerleri üzerinden dolaysız ve kendiliğinden doğruları, güzellikleri, dürüstlüğü yapma yükümlülüğünü veren içsel gücü yitirince, korkudan vicdanlar da sustu. Öldü.

Öleceğimizi bilmemize rağmen bizlere ayakta tutan o manevi enerjiyi bir vaat uğruna terk eder olduk. Kişi kendine ait yargılarını bıraktı, vicdan kelimesi lugattan çıktı, vicdan şekil değiştirerek başka yerler de aranmaya başlandı.

Bir zamanlar nefsimizin kılavuzu vicdanımızın öğrencisiyken, bugünkü şartlar içinde yüksek benliğimizi, iç irademizi, yüreğimizden fışkıran Tanrısal o sesi hem duymuyor ve hem de umursamıyoruz.

Sevgi, saygı ve manevi değerlerden yoksun adam kayırmacılığın, iş bitiriciliğin peşinde ve günlük yaşam kaygılarının ve yarın ne olacağım duygularının esiri olduk.

Bizi yargılayacak en dürüst ve adil yargıcı, edindiğimiz deneyimlerin en yaman ustasını, öz eleştiri denen, bizi her zaman olumlu biçimde şekillendiren, o ilahi sesi görmezden gelip bir kenara bıraktıkça, tutsağız, bağımlıyız ve de özürlüyüz.

Vicdanlar ilahi seslerdir ve o ilahi ses bizlere ulaşmaz, özgürlüğünü yitirirse; kullanılmayan kenara bırakılan, düşünülmeyen, düşündürülmeyen ve de vicdanı yaşatan tüm güzellikler değersizleşiyor.

İnsanlar vicdanlarının sesini duyarak bir karar vermeli. Sandık mıdır, ayakkabı kutusu mudur her neyse, oraya gitmeli. Eğer satılmamışsa, birilerinin şeyinin kılına balıklama atlamamışsa, şu ölümlü dünyada kendini aldatanlara gerekli dersi vermeli…

Tabi vicdan varsa, o ilahi ses kendine anons ediliyorsa, yaşadığı ve şüheda fışkıran topraklara yüzü kızarmadan bakacaksa, yeter diyebilmeli…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Hep Çocuklar

Çocuklar çok enteresandır. Özel olmadıkları zamanlarda bile, özel olduklarını bilmek ihtiyacındadırlar. Her çocuk başarısız olur, ya da her şeyi en iyi şekilde yapamaz. Bunun nedeni çaba göstermemesi, yeteneksizliği ve şanssızlığı olduğu gibi, hepsinin bir karışımı da olabilir.

Başarılı oldukları zaman annelerinin kendileri için mutlu olduğunu bilmek ihtiyacındadırlar. Ama başarılı olsalar da, olmasalar da, annelerinin sevgisinin sürekli olduğunu bilmeye de gereksinimleri vardır. Çocukların yaşı ne olursa olsun, sevgiye, şefkate ihtiyaç duyarlar. Olgun yaşta olanlar bile bu eksikliği hissederler. Analı ve babalı büyümek büyük bir şanstır. Çocukların geleceğini doğru yönde etkiler…

Günün Sözü
Sanatsız ulusların ömrü kısadır.

Öcal’dan İnciler
Kültür ve sanat medeniyetin kendisidir.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here