Nevruz Nedir?

0
177

Kırgızlarda ardıç ağacı kutsal ağaç olarak bilinir. Ağacın kabuklarıyla nevruz günü tütsülenirler. Adak niyetine ağaç ve çiçeklere paçavra bez bağlayarak adaklar tutulur. Yaşanan hadiselerin çoğu “Anadolu” Türkleri, yani bizlerde de yaşanır.

Hangimiz incir ağacı ve türbelere bez bağlamadık ki?.. Genelde Nevruz gecesi avlularda ulu ateşler yakılır. Çocuk, büyük, kadın, erkek demeden zevkle ve bağrışarak ateş üstünden atlanır. Hatta bazı yörelerimizde; küçükbaş hayvanlar bile ateş üstünden atlamaya zorlanır. Eski Türk tarihini çağrıştıran kitaplarda bahsedilen konulardır bunlar.

Bir yazıtta şu ifadelerle yer almaktaydı… ‘Türkler hala ateş kültürünün etkisinde kalmış. Geçmiş şaman kültürünün kalıntıları ile ananevi kültürlerini bırakmadıkları gözlenmiştir’ diye okumuştum. Ateş kültürleri, Türkleri fiziki ve ruhsal yönden arındırdığına inançları tam! Tabiatın uyandığı nevruz gününde; bedenlerinde, canlarında ve gönüllerinde arınmış şekilde yeni güne merhaba derler.

Türk rivayetlerine göre, sara veya herhangi bir kötü hastalığın, vücutlarından içeriye girmemesi için, Ateş etrafında çevirme, atlama yaparak, kötü ruhların bedenlerine girmediğine inanırlar. Ateş etrafında dönme esnasında, çanak-çömlek kırar ve ateşe doğru tükürürlerdi. Eski Türk rivayetlerde anlatılanlara göre ise; genelde hastalığa yakalananı kurtarmak için yakınları ateşin ve onun etrafında dönerken, hastalığın onun üstünden kendine geçtiğine inanır. Böylelikle dönen kişi yakını için kendini feda ederdi.

Eski Türklerin yaşantıları sürekli tabiata bağlı olduğu için, Nevruz kutlamaları esnasında sergilenen geleneksel oyunlar, ayinler, özel yemekler, dans, ezgi ve türkü gibi eğlenceler, Türklerin tabiatla kaynaşmış kültürünü tüm renkleri ile sembolize eder. Ebedileştirmeyi amaçlayan büyük bir senaryonun, ustaca hazırlanmış şekli günümüze kadar gelen canlandırmalardır. Türklerin “ulu gün” adını verdikleri Nevruz gününde, hiçbir şekilde düşmanlık yapılamaz. Bugünde aşırı söylemler dahi günah sayılır.

Nevruz’un milli ve dini sınırları aşan, tarihin derinlerinden bugüne kadar gelebilen evrensel felsefesi; onu doğa ile insanın bütünlüğüne adar. İnsanların birbirleriyle beraberliğin simgesi olarak, ebediyen yaşatılması üzerine kurulmuş gerçek mirasımızdır.

Son olarak söylemek istediğim şey, bizler kendi kültürümüzü araştırmıyoruz. Özellikle yeni kuşak gençlerimiz tarih sayfalarını karıştırmıyor. Biz kimiz ve nerden geldik ve nereye doğru gidiyoruz diye… Kendi kendimizi sorgulama içerisinde bulmuyoruz. Kendi öz kültürümüz olan Nevruz Bayramı için, her önüne gelen bu ananevimizi sahiplenip kültürümüzü yok sayıyorlar.

Çocukluk ve gençliğimde olduğu gibi şimdide ailem ile birlikte Nevruz’u coşku ile kutlayacağım. Gece ateş yakıp ateşten atlarken, atalarımızın ruhuna Fatiha okurken, kendi kültürümüzü çocuklarıma asla unutturmayacağım.

Şimdi bakıyorum; azınlıklar benim kültürüme sahip çıkıyor. Ağzımız açık onları seyrediyoruz. Tarihsel mirasımız özellikle genç kuşaklar tarafından asla unutulmamalı!.. Nevruz Türk ulusuna hayır ve bereket getirsin.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here