Kalen Sağlam Olmalı (5)

0
53

Değerli okurlarım, kalen sağlam olmalı diyorum ama kale direklerinden söz etmiyorum. Bir zamanlar o direkleri de kıranlar vardı ya da ağları yırtanlar bulunuyordu. Hepsi de rahmetli oldu ve rahmetle anıyorum.

Bildiğiniz gibi, üç direk arasında ve ağların önünde duran ve takımı adına gollere engel olmaya çalışan sporcunun adı kalecidir. Bana göre en sempatik ve en fedakâr sporcular da kalecilerdir. Kalecilik çok nankör bir meslektir anlatmaya gerek dahi duymuyorum. Bir örnek vererek bu işin zorluğunu anlatmaya çalışacağım ve de daha önceki anlattıklarıma ilaveler yapmak istiyorum.

Futbol takımlarını teknik adamlar ve yardımcıları çalıştırır. Fakat kalecilerin hocaları ayrıdır. Aynı zamanda fizik olarak da kaleciler diğer oyunculardan ayrıcalıklıdır. Öyle olması da gerekiyor. Şöyle düşünelim, kalemize doğru atılan bir köşe vuruşu ya da bir ceza atışı yapıldığını varsayalım. Bunların dışında orta sahadan rakibin savurduğu çok sert bir şut köşeye doğru gidiyor. Havadan gelen tahrip gücü yüksek bu hava topu defansımız ancak seyreder. Seyretmeyen file bekçisi olacaktır. En olumlu hareketi yapması gerekmektedir. Rakip golcülere rağmen kendine güveniyorsa meşin yuvarlağı ya blokajlayacak ya da yumrukla uzaklaştıracaktır. Bu ikisi de kolay bir hadise değildir. Kalecinin fizik gücü yeterliyse kolaydır. Aksi halde tribünlerde gök gürler.

Kaleye yönelmiş top için sekiz on futbolcu şarj halindeyken bilerek ya da bilmeyerek dirsekler, tekmeler havada uçar. Bunlar yetmiyormuş gibi, pozisyonun heyecanından kendi arkadaşlarından bile darbe alır. Her müsabakada olmasa bile bu işin zorluğu budur.

Her şeye rağmen, daha öncede söylediğim gibi, kalecilik nankör bir meslektir. Doksan dakika içinde tribünleri ayağa kaldıran ve rakibini hüsrana uğratan kurtarışlar yaparsın ama hatan bile olmasa öyle bir gol yersin ki dünya yıkılır, altında kalırsın adeta. Hiç kimse köşelerden çıkardığın gollük şutları söylemez de, “O gol yenir miydi” denir.

Mahalle arasında top oynadığımız yıllarda, kaleye nedense bu işten anlamayan çelimsiz çocukları koyardık. Topun peşinden koşmak çok önemliydi o zaman.

Kalecilerin biraz da gözü kara olmalıdır. Çekilen tahrip gücü şutlara bile sırtını dönme lüksü yoktur. Futbol oynadığım yıllarda ya da daha önceki dönemlerde çok önemli kaleciler tanıma şansım oldu. Beni en fazla etkileyen Cihat Arman ve Turgay Şeren olmuştur ve de onları rahmetle anıyorum. Aynı zamanda Lefter Küçükantonyadis. Ona da rahmet gönderiyorum.

50’li yıllardan sonra çok önemli futbolcularla tanıştım ve bire bir konuştum. Aklımdan çıkaramayacağım altın değerinde ifadeler kullandılar. Şimdi de o sözlerin ışığında siz değerli okurlarımı çoğu zaman yarım asır gerilere götürebiliyorum. Memnuniyetinizi biliyorum ve benim de anılarım taze ve canlı kalıyor. Bu nedenle, futbol yazmakla biter mi? Kafamda öylesine canlı dokümanlar bulunuyor ki anlatmam mümkün değil. Yeri geldikçe ve makalelerimi yazan arkadaşlarımın katkısıyla sizlere aktarmaya çalışıyorum. Ne zaman biter diyemiyorum bana hiç nasip gelmiyor bu düşünce.

Emanetçi emanetini almaya geldiğinde sizler için ilginç şeyler yazamam ve de yıllarca hizmet verdiğim gazeteme (İSKENDERUN GAZETESİ) uğrayamam. Zamanı belli değil ama engel olmak mümkün değildir.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here