IMF Ve Öcüleri-2

0
51

Merkez Bankası, dünyanın hiçbir ülkesinde bağımsız değildir ve bağımsız olamaz. Ya Millî Hükümetin millî siyasetlerinin merkezi aracıdır, ya da küresel güçlerin güdümündedir.

“Merkez Bankası bağımsız olsun” dayatması, “Türkiye’nin hükümeti olmasın” anlamına gelir. Merkez Bankası’na hükmetmeyen bir hükümet, ekonomiyi yönetirken neye hükmedecektir? O hükümet, dalgaların üzerinde karpuz kabuğu gibi sallanmaktan başka ne yapacaktır?

Merkez Bankası bağımsız olursa, ne ülkenin bağımsızlığı olur, ne devletçilik olabilir, ne de halkçılık olabilir! (Altı ok Programının iki oku olan; Devletçilik ve halkçılık ilkelerini ortadan kaldırmış olursunuz. Altı ok programını savunan dostlara duyurulur…)

Geriye bir tek, bağımlılık kalır. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, Türkiye’nin bağımlılığı anlamına gelir. Oysa güçlü Merkez Bankası, ekonomik kalkınma için şarttır.

Hâlâ anlamadık mı, Merkez Bankasını özerk yapıp kendi denetimleri altına alarak, bizi dümensiz bırakıyorlar.

Küresel merkezler, “sıkı para politikası” başlığı altında kendi millî paramızı basma egemenliğimizi bile elimizden alıyorlar. Onlara göre, Merkez Bankası ile birlikte Türk Lirası da bir öcüdür.

Dayatmalarının amacı biliniyor: Türk Lirasını çarşılarımızdan kovalım, piyasalarımızda Dolar ve Avro dolaştıralım. Böylece ABD ve Avrupa’ya haraç ödeyelim.

Türk Lirası öcüsü yüzünden, ABD ve Avrupa’ya bu fakir halimizle iç piyasada dolaştırdığımız 100 milyar dolar miktarında borç vermiş oluyoruz. Öcüden korkmaya devam edecek miyiz, ne dersiniz?

IMF’nin son öcüsü, kambiyo rejimi konusundadır. Kambiyo kontrolü edilmesi, en büyük korkudur. Döviz fiyatları dalgalanmaya bırakılmalıdır. Paranın giriş çıkışı kesinlikle serbest bırakılmalıdır.

11 Ağustos 1989 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararname, yabancı paraların yurt içinde alınıp satılması, serbestçe dolaşıma tabi olması ve bankalarda açılan mevduat hesaplarında serbestçe değerlendirilmesi rejimini getirdi. Bu düzenleme sonucu özelikle Amerikan Doları ve başta EURO olmak üzere diğer Batı Avrupa para birimleri piyasalarımızı işgal etti ve Türk Lirasını kenarlara sürdü. Böylece Serbest Kambiyo Rejimine geçildi.

Yeni rejimde son derece hızlı hareket edebilen Dolar ve Euro, Borsa İstanbul, Devlet Tahvili, Hazine Bonosu, gayrimenkul vb. gibi yatırım alanlarına girerek bu piyasalara yön vermeye başladılar. Küresel merkezlere biat eden iktidarlar, Türkiye’de kamu ve özel sektörün borçlanmasının önünü açarak, 2019 yılı itibariyle Türkiye’nin yurt dışı borçlarının 450-500 Milyar Dolar dolaylarına gelmesine neden olmuştur. Borsa İstanbul’un, yani menkul kıymet borsamızın ortalama yüzde 64-65’i yabancı yatırımcıların eline geçmiştir. Bu oranın bugün 2019 yılı Temmuz ayındaki değeri, 90-100 milyar Dolar kadardır.

Sonuç olarak 24 Ocak 1980 yılında uygulanmaya başlayan sözde Serbest Piyasa Ekonomisi ve 1989 yılında yayımlanan 32 Sayılı Kararname ile yabancı para giriş çıkışının serbest bırakılması sonucunda, Türkiye bugün dışa bağımlı hale düşmüştür.

Yabancı yatırımcılar, sıcak para denilen kaynaklara hükmederek, istedikleri ekonomik politikaları dayatma olanağını ele geçirmişlerdir. Türkiye, bugün tüketim ve ithalat tabanlı imalat yapısı sonucu gerek cari açığını fonlama, gerekse dış borçları erteleme zorunluluğu yüzünden yabancı paraya bağımlı durumdadır. Yeterli döviz bulunamayınca, yabancı para kurlarında ani artışlar yaşanmaktadır.

Yabancı para kurlarını düşürmek ya da fazla artışın önüne geçmek için faizler yükseltilmekte, sonuç olarak ekonomimiz sürekli yıpranmakta, enflasyon artmakta, çalışanların gelirleri düşmekte ve artan maliyetler nedeniyle fabrikalar kapanmakta, işsizlik büyümektedir.

Küresel merkezlerin dayatmalarıyla kurulan borcu borçla çevirme sisteminin sürüp gitmesi için, yabancı paranın giriş çıkışını denetleyecek kambiyo kontrolü öcü olarak gösterilmektedir.

Bütün bu öcüler, küresel sermayenin hakimiyet ve denetimi içindir. Serbestlik adına liberalizm adına talep ettikleri her şey, Dolar saltanatının diktasına hizmet etti. Eğer bu diktaya boyun eğmez, öcülerden kokmazsanız, IMF’nin kapısını bile çalamazsınız, dahası yaptırımlar da gelir, cehennem zebanileriyle tanışırsınız.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here