Futbolla İç İçe Olunca (5)

0
22

Değerli okurlarım, futbolla iç içe olabilmek düşünüldüğü kadar kolay bir hadise değildir. Atlaması var, zıplaması, röveşatası var. Bildiğiniz gibi buna bir de “Soykırım” yerleştirildi. Soykırım güncel olduğundan ve biraz da deşarj olmak için en son paragrafta sizlere sunacağım.

Bugünkü edebi söyleşimize gelince; eskiyerek paslanmış zamanlarda dikkat çeksin diye rengarenk kapaklı üstünde yazısı az ama siyah-beyaz çizgilerle bezeli iç sayfaları olan romanlar ve kaliteli dergiler vardı. Genel olarak Avrupalı ressam ve yazarların Amerikan tarihini anlattığı bu romanlarda iyiliğin kötülüğe karşı verdiği zorlu mücadele konuların iskeletini oluştururdu.

Böyle romanlarda ana kahraman, okurların çoğu tarafından “Esas Oğlan” olarak adlandırılır ve iyi günde de,  zor anlarda da yanından ayrılmayan gözü pek arkadaşları da onun kadar sevilirdi. Bu romanların sayısız okurları vardı. Daha sonraları dergiler halinde yayımlanmaya başladı, gerçekten tuttu da… Benim çocuklarım o dergilerle büyüdüler diyebilirim.

Örnek vermek istiyorum. Tommiks Teksas, Çelik Bilek, Kaptan Swing, Tom Broks, Zagor. Daha çok var da aklıma gelenler bunlar. Hani iyi huylu sadık arkadaşlarından söz etmiştim ya, onla içinde Doktor Sallaso, Konyakçı, Baron, Köfteci Tonton vs.

Bu macera dergileri çocukların ellerinden düşmezdi. Tahmin ettiğiniz gibi esas oğlan hiç ölmez ve tüm badirelerden gücü ve de aklı sayesinde kurtulur, sadık arkadaşları da arada bir yaralandı.

Kısa sürede bu romanlar, dergiler ileri görüşlü yapımcılar tarafından değerlendirilirdi ve unutulmaz filmler halini aldı. Bu unutulmaz olarak adlandırdığım filmleri bizim kuşak siyah beyaz olarak doyasıya izledi ve doğruyu söylemek gerekirse o filmlerin oyuncuları hepsi değilse bile bazıları aklımızda…

Gerçekten de, o paslanmış dönemin oyuncuları her filmde oynayarak kalitelerini ve becerilerini gösterdiler. Onların hepsi göçmendi ve ırkçılıkla, soykırımla ilgileri yoktu.

Amerika’da yaşanan iç savaşlardan sonra, yaşanan o büyük bölgeye sahip çıkılması gerekiyordu ve renkli filmlerde Amerikan süvarileri bir kitle ile savaşıyordu acımasızca. O ileri görüşlü yapımcılar muhtemelen korktuklarından ya da kişisel ve ülke prestiji sarsılabilir diye gerçekleri anlatmadılar ve de bundan imtina ettiler. Dünya ülkeleri kendi dertlerindeydi. Örneğin Afrika’da insan eti yiyorlardı. Amerikan süvarilerinin bu savaşları hep alkışlandı.

Amerikan süvari ordusu, o toprakların gerçek sahibi Kızılderilileri ortadan kaldırmaya çalışıyorlardı. Resmen katliam yapıyorlardı. Yay ve oklarla orantısız güçler karşısında topraklarını korumaya çalışıyorlardı. ABD soykırım yaparak dokuz milyon kilometre karelik alana sahip oldu.

Bizim için soykırım yaptı diyen ABD, soykırımın en şiddetlisini yapmıştır ve onların hepsi de katildir. Onların hepsi pişkindir, yüzsüzdür, namerttir.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here