Futbol İçin Ayak Yeter mi? (1)

0
40

Değerli okurlarım, daktilomun tuşları her daim aynı şeyleri yazmaz. Bazen şiir, bazen makale ve bazen de nesir yazılar çıkarır. Sporu saymıyorum, çünkü günlük yaşamımızı ve duygularımızı kamufle etmiş de ondan… Dilerseniz bir de resim ve renklere bakalım. Resimden anlamam ama renklerle bir güzeli tasvir edebilirim ve hem de en kusursuz biçimde!

Bunlar da daim değildir. Renkler diyarındaki çizgiler ve insan ruhuna işleyen titreşimler. Orada da tıpkı yaşamımız gibi devingendir, değişkendir her oluşum. Suskun bir figürden kopan çığlıkmışçasına çelişkin gözükür bazen çok şey. Fakat bazen de çığlıkları birikmiş bir bağında büyüyen suskunluk gibidir. Yine de çok şey söyler duygusal bilinçle yapılmış her özgün resim. Anlatamasa da özündekileri, ifade şansını kendinden sonra yapılacak bir başka resme verir. Resim yapmayı bilemesem bile anlattıklarım genel kültürden ibarettir.

Ve Sanat! Makale, şiir ve romanda da böyledir hep. Bunlarla yarım asrı çoktan gerilerde bıraktım. Bu nedenle de altını çizerek söyleyebilirim. Üslubunu yenilemeyi ve geliştirmeyi bilen sanatçıların, yazarların enerjileriyle anlam ve anlatım arayışına devam eder ve hem de sonsuza dek… Yazmak, çizmek, okumak, anlatım işte öylesine güzel bir hadisedir. Hiç onların varlığı göz ardı edilebilir mi? yazmak bir sanattır ve de bana göre yürekten gelenleri yazmak yaşamın ta kendisidir.

Efendim, yıllar önce hocalarımdan bir tanesi “Attığın başlık, makalen bitinceye kadar sana dokümandır” demişti. Merhum hocamın bu sözlerini hiç aklımdan çıkarmıyorum ve aynen devam ediyorum. Sizlere sunduğum binlerce makalemin çoğunda ve de yeri geldiğinde futbolun sadece “Bir ayak oyunu” veya o yuvarlak cismi “tekmelemek” olmadığını, çok şeyler içerdiğini anlatmaya çalıştım.

Tiyatrolar, sinemalar ya da sirkler, eğlence yerleri… Bu mekânları terk ettiğinizde, çok beğenseniz bile bir süre sonra unutursunuz. O mekânlara girerken de, çıkarken de bir tedirginliğiniz olmaz.

Futbol öyle mi? Bir final müsabakası düşünün ve hakem sn düdüğü çaldığında bakın neler oluyor. Sloganlar, havai fişekler, maytaplar, bayraklar, korna sesleri, insanların çıldırdığı sevinç naraları ve şampiyon olmanın gururu. Bunlar futbolun güzel yüzü değil midir?

O müsabakada yenilen takımın taraftarı da var. Onlar neler hissediyor dersiniz? Boş gözlerle yeşil zemine bakanlar, bir suçlu bulma düşüncesi, bazılarının yeni sezonda başarılı özlemi…

Dikkat ederseniz, yenen de yenilen de yeşil zemin üzerinde ve iki takımın taraftarı da tribündeler. Fakat konumları ayrı! Kazanan mest, deşarj oluyor. Kaybeden mahzun, sitemkâr ve yarınlara odaklı…

O maça çıkarken iki takımın da puanları eşit ve müsabaka 1-0 bitiyor. Bütün sezon boyunca yapılan çalışmalar, harcamalar, yarınlara pembe gözlükle bakmalar hepsi bir anda sıfırlanıyor. İşte, futbolun güzelliği burada: Yenilgiyi hazmedebilmek, rakibi alkışlamak ve statları olaysız terk etmek! Bana göre centilmenlik budur. Bunun bazı örneklerini Avrupa’da görüyoruz ya, bizde de olsun istiyorum.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here