Bazen Kaybolmak İsteriz

0
87

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız? Bu sabah dağarcığım kapalı, düşünceler yazmamı engelliyor. Düşünüyorum, düşünüyorum ve kayboluyorum kendi alemimde, dış alemde kaybolmak iç alemde kaybolmaktan iyidir. Nasılsa yolunu bulursun, sorarsın, gösterirler ama içinde kaybolursan ara ki bulasın… Belki bir saat, belki günlerce bulamazsın kendini. Ve bu günlerde gerçek anlamda kayıp vaziyetteyim. Eskiden bin yere yetişirdim gün bitmezdi. Şimdilerde ise bilgisayarın başından kalkamıyorum. 2. baskısı çıkacak olan Yağmurla Gelen Şubat Güneşi – adlı kitabımın kapak tasarımı yapıyorum onlarca resim çizip onlarca yazı deniyorum. Onları bırakıp –hala son durumuna getiremediğim- Şirincan ve Mediş adlı resimli çocuk kitabının eksiklerini tamamlıyorum.

Ve bakıyorum saat gecenin bir yarısı olmuş. Yurt dışından gelen konuklarım var ev dolu onlara yetişiyorum bir taraftan ama onlar da sürekli tacizci kardeşim ya! Akıllarınca bendenizi düşünüyorlar. Her zaman söylerim ve söylüyorum Allah için kimse kimseyi düşünmesin herkes kendini düşünsün canım; zaten başımıza ne geliyorsa “seni düşünüyorum” sözünden geliyor. Yani bendenizi düşünmek demek resmen taciz demek… Tam dalmış gidiyorum resmin dibine “ay yeter ama saat kaç oldu daha ne kadar çalışacaksın” dedikleri an –ya sabır- diye bağırıyor içim, ama dışımdan “tamam bırakıyorum birazdan” diyorum. Daha bir saniye geçmeden yine aynı şeyler ve yine aynı şeyler. Valla kırmak istemiyorum ama darmadağın oluyorum. Enerjim tükeniyor, kendimi sinirli algılıyorum, böyle algıladığım içinde kendime kızıyorum. Ve her şeye boş verip bir anda yok olmak istiyorum. Aynen şimdi olmak istediğim gibi.

Ve sevgili okuyucularım, şimdilik sağlıkla, sevgiyle kalalım belki yarına daha düzgün uyanırız. Hep birlikte ayrımsız gayrımsız. Yase

& & & & &

Kim Daha Hünerli

Eski bir öyküye göre, eski Çin’de bir efendi, sağaltıcılar (çare, iyileştirme) ailesinden bir hekime, bu sanatta aileden hangisinin daha hünerli olduğunu sormuş.

Adı Çin’de tıp bilimiyle özdeşleşecek kadar ünlenmiş olan bu hekim, şöyle yanıtlamış onu: “En büyük ağabeyim hastalığın ruhunu daha şekillenmeden görüp uzaklaştırır, bu nedenle adı evin dışına çıkmamıştır.”

“Ortanca ağabeyim hastalıkları daha çok başlangıcında sağaltır, bu nedenle adı mahallenin dışına çıkmamıştır.”

“Bana gelince, ben damarları deler, ilaçları yazar, tene masajlar yaparım, bu nedenle adım zaman zaman dışarı çıkıp efendilerin kulağına kadar ulaşır.”

Sun Tzu

& & & & &

Fıkra Gibi Ama Gerçek

Adamın biri arabasıyla giderken yolda bir yolcu alır arabaya… Adam arka tarafa biner… Şoför; “Eeee hemşerim kimsin nereye gidersin…” der.

Yolcu; “Ben Azrailim.. Canını almaya geldim” der… Şoför alaycı bir tavırla, “Sen mi Azrailsin” der.. “Yav senin gibi Azrail olur mu hiç der.”

Yolcu sakin bir tavırla; “Sen daha önce Azrail gördün mü de tarif ediyorsun. İnanmadın bana öyle mi?” der.

Şoför; “İnanmadım tabii der”

Yolcu; “O zaman 200 metre ileride bir adam daha alacaksın” der. Gerçekten de adamın dediği gibi şoför 200 metre ilerde bir yolcu daha alır. Ama yolcu ön tarafa oturur… Olaylar bundan sonra daha da enteresanlaşır.

Şoför yanındakine; “Ee sen kimsin nereye gidersin” der.

Öndeki; “Abi beni merkezde bir yerde indirirsen çok sevinirim” adım felanca der. Şoför; “Yav şu arkadaki adam bana Azrailim diyo görüyon mu şu herifi hem iyilik ediyoz hem de dalga geçiyor zibidi” der.

Öndeki arkaya bakar ama kimse yoktur. Öndeki; “Abi arkada kimse yok ki”

Şoför hışımla arkaya bakar ve; “Kör müsün be adam arkada oturuyor ya” der. Öndeki arkaya bir daha bakar ve; “Abi senin kafan iyi mi yoksa dalga mı geçiyorsun” der. Bu sefer arkadaki söze girer; “Gördün mü?” der “Öndeki beni ne duyabilir ne de görebilir” der şoföre.

Şoförün bir anda dizlerinin bağı çözülür, bet beniz atar…. Arkadaki şoföre; “Hadi” der “Arabayı kenara çek 2 rekat namaz kıl canını alacam” der. Şoför ağlamaklı çaresiz bir şekilde arabayı kenara çeker ve iner arabadan. Sonra…. Adamlar arabayı aldığı gibi kaçmışlar…:)) :))

& & & & &

Aşk ve Duygular

Bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış: Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil. Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş.Bunun üzerine hepsi, adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar. Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş, çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.

Ada neredeyse batacağı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş. Aşk, “Zenginlik, beni de yanına alır mısın?” diye sormuş. Zenginlik, “Hayır, alamam. Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok.” demiş. Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir’den yardim istemiş. “Kibir, lütfen bana yardim et!” Kibir “Sana yardım edemem, Aşk, sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin.” diye cevap vermiş. Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardim istemiş: “Üzüntü, seninle geleyim.” “Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var.” Mutluluk da Aşk’ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk’ın çağrısını duymamış. Aşk, birden bir ses duymuş. “Gel Aşk! Seni yanıma alacağım…”Bu Aşk’tan daha yaslıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk’a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgiye sormuş: “Bana yardım eden kimdi?” “O, Zaman’dı” diye cevap vermiş Bilgi.”Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?” diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş: “Çünkü sadece Zaman Aşk’ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir…”

Günün Şiiri

Dilenci

Sen, her gün köşe başlarında

Yırtık urbanla kirli ellerinle

Avuç açan, sefil insan.

 

İnan yok farkımız birbirimizden.

Sen belki tüm yaşamınca dilenecek;

Beklediğin beş kuruşu biri vermezse,

Ötekinden isteyeceksin.

 

Ama ben, tüm yaşamım boyunca

Tek bir kez dilendim,

Bir acımasız kalbin sevdası ile alevlendim.

Öylesine boş öylesine açık kaldı ki elim,

Yemin ettim bir daha dilenmeyeceğim.

Victor HUGO

Biliyorum San Giden Yollar Kapalı

Biliyorum sana giden yollar kapalı

Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

 

Ne kadar yakından ve arada uçurum;

İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

 

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm

Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

 

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım

Ben artık adam olmam bu derde düşeli

 

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum oradan oraya

Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

 

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi

Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

 

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;

Hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki

 

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor

Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

 

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;

Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

 

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım

Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

 

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;

Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

 

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,

Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

 

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,

Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

 

Bir gece yarısı yazıyorum bu mektubu

Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri

Cemal SÜREYYA

Günün Fıkrası

Amerikalı bir turist bulduğu rehberiyle beraber Avustralya’yı gezmektedir. Rehber ve Amerikalı büyük bir çiftliğe gelirler. Amerikalı ileride otlayan koyunları fark ederek rehbere:
– “Bunlar nedir”? diye sorar. Rehber:
– “Koyun” Amerikalı “Yapma yahu, bizde koyunlar bunların iki üç katıdır” diyerek alaylı bir biçimde güler. Biraz daha ilerlerler ve otlayan inekleri görürler. Amerikalı yine sorar:
– “Bunlar nedir?” Rehber:
– “İnek” diye yanıtlar. Amerikalı yine gülerek:
– “Vay be bizim oralarda inekler bunların en az iki
-üç katıdır”. der. Bir süre daha gittikten sonra önlerinde Kangurular geçer. Amerikalı sorusunu hemen yineler:
– “Peki bunlar ne?” Rehber hiç umursamadan yanıtlar:
– “Çekirge”

Günün Sözü

Misafir Gelecekmiş Gibi Evini Ölüm Gelecekmiş Gibi Kalbini Temiz Tut.
Hz. Mevlana

Gönlüm dilime dargın, dilim gönlüme, Gönlüm duygularını anlatamadığı için kızarken dilime, Dilim anlatamayacağı şeyleri düşündüğü için kızıyor gönlüme”
Hz. Mevlana

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here