Atatürk ve TİGEM’ler

0
17

Atatürk döneminde ve Atatürk’ün kaybından hemen sonraki devletçilik ve devletleştirme uygulamaları aşağıda sunulmaktadır. Bugün bunların hepsi özelleştirilmiş, özelleştirilenler belli bir süre sonra kapatılıp gayrimenkulleri ve makineleri satılarak haksız kazanç elde edilmiştir. Tekel bunlardan sadece biridir. Üç kere el değiştirmiş ve bugün satış rafları yabancı isimli sigaralara teslim edilmiştir. Bununla kalmayıp geçimini tütünden sağlayan yüz binlerce aile açlığa ve yokluğa terk edilmiş. Çalışan işçiler büyük bir direnişin ardından işsizler ordusuna katılmıştır. Şimdi bu özelleştirilip yok edilen işletmeleri tek-tek inceleyelim.

TİGEM (Türkiye Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü)

Atatürk, Cumhuriyetin kurulmasından sonra tarıma büyük önem verdi. 1925 yılından itibaren kendisine ait çiftliklerde geleneksel tarım anlayışını kökten değiştiren uygulamalar gerçekleştirdi; köylüye örnek oldu. Ayrıca, devletin de bu alana kaynak ayırmasını sağladı.

Cumhuriyet döneminde Ankara, Eskişehir, Erzurum ve Yeşilköy’de hububat ıslah istasyonları; Adana ve Nazilli’de pamuk ıslah istasyonları; Adapazarı’nda patates ve mısır ıslah istasyonu; Bursa, Antalya, Diyarbakır, Edirne ve Denizli’de ipek böcekçiliği istasyonu, Kayseri’de yonca istasyonu, Antalya’da sıcak iklim nebatları ıslah istasyonu kuruldu. Ülkenin dört bir yanında fidanlıklar oluşturuldu. Bu devlet fidanlıkları sayesinde dut, antepfıstığı, asma, çay, elma, kayısı, fındık, narenciye, vişne, zeytin ve incir fideleri devlet tarafından yetiştirilerek köylüye dağıtıldı.

1937 yılında Zirai Kombinalar İdaresi kuruldu. Bu kuruluşun amacı, tarım aletleri, makineleri ve ilaçlarının satın alınarak halka tanıtımının yapılmasıydı. Zirai Kombinalar İdaresi 1943 yılından itibaren boş hazine toprakları üzerinde devlet çiftlikleri oluşturdu, tarımsal üretimi artırdı, çağdaş tarım teknik ve yöntemlerini köylüye tanıttı ve özellikle sıkıntılı dönemlerde halkın gıda ihtiyacının karşılanması açısından çok büyük katkılarda bulundu. Zirai Kombinalar İdaresi tarafından kurulan çiftliklerin önemi, 1957 yılında yayımlanan bir kitapta şöyle anlatılıyordu:

Az zamanda kurulan bu çiftlikler, asırlardan beri işlenmemiş ve boş kalmış ve halkın dilinde çorak diye adlandırılan step manzaralı, çöl karakterli toprakları büyük bir hamle ve gayretle sökerek mahsuldar bir hale sokmuş ve zirai kalkınmanın ana hatlarını vatan topraklarına çizmiştir…

“Zirai Kombinalar İdaresi, kuş uçmaz, kervan geçmez diye vasıflandırılıp, köylüye çarık sattırdığı iddia edilen ıssız toprakları teknik vasıtalarla mahsuldar bir hale sokarak yüz binlerce ton buğday kaldırırken, etrafındaki köylü halkın idrakinde hayret ve takdirle karşılık bir intibah, asırların yapamadığı kalkınma hissini onun gönlüne yerleştiriyor ve bu tanıtıcı gösteriler ona teknik çalışmaların faydalarını telkine yeterli geliyordu.

Birbirini takiben yurdun muhtelif köşelerinde kurulan 14 tane muazzam çiftlikler, ıssızlığa, yalnızlığa, kızgın güneşli ve buz nefesli bozkırlığa son verirken, insan azim ve iradesinin dünkü çölleri bugün nasıl bir cennet gibi yemyeşil hale soktuğunu tabiata haykırıyor ve çöllerde yükselen ağaçlar, yeşillenen bitkiler, tufan gibi buğdaylar yurtta bolluğun saadetini müjdeliyordu.”

(Ziraat Vekâleti, Devlet Üretme Çiftlikleri, Ankara, 1957, s.4. Ayrıca bkz. Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğü, Devlet Üretme Çiftlikleri, Ankara, 1977 ve Tarım-İş, Sektörel ve İşletmecilik Boyutlarıyla TİGEM (Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Ankara, 1997)

TİGEM işletmeleri bize İskenderun Ziraat Bahçesini hatırlatmaktadır. Bahçenin durumu göz önündedir. Yıllarca devlet denetiminde olan bu bahçe yıllar önce özeleştirilmiş ve getirime teslim edilmiştir. Bahçenin esas amacı: Narenciyede yenilikler bulup geliştirmek ve narenciye üreticisine önderlik etmektir.

Özel işletmeci bahçenin gerçek ürünü için hiçbir çalışma yapmamış ve sadece kısa vadeli kar getirici bir amaçla kullanmıştır. Şimdi bu bahçe yaklaşık iki yıldan beri İskenderun belediyesine teslim edilmesine rağmen hiçbir işleme tabi tutulmamıştır.

Bu gidişle bakımsız ve susuz kalan bu ağaçlar sanki ölmeye terk edilmiştir. Burası narenciye üreticisine yol gösteren bir okuldur. Sayın başkan ve değerli İskenderun halkı bu bahçenin gerçek amacına geri getirilmesi için bir şeyler yapılmayacak mı?

Üretici için önemli olan bu bahçe, İskenderun’un da nefes borusudur. Kurumasına ve ranta teslimine izin verecek miyiz?

Selamlar, sağlıklı kalın.

Sadık KARAKAŞ

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here