Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Okul sokağında oturmanın en güzel tarafı okullardaki etkinliklerden anında haberdar olmak… Şimdi cumhuriyet haftasındayız değil mi okullarda çalışmalar başladı bile… Bandolu yürüyüşler, şiir yarışmaları ve değişik etkinlikler ve biz bunları gördükçe onlar gibi heyecanlanıyoruz… Tabi bendeniz daha çok heyecanlanıyor olabilirim ne de olsa Cumhuriyet çocuğuyum. Bendenizin de bir sürü hazırlıkları var o güne özgü. Belki şimdi Başkanlık yönetimi adı ancak başkanlığa geçebilmek için özgür bir ülke olmak gerekiyordu. Bugün özgürsek ve egemenlik hakkımız varsa bu cumhuriyet ve TBMM’nin kurulma aşamasında verilen kurtuluş savaşının eseridir. Kısaca Cumhuriyetin kurulmasına kadar geçirdiğimiz zaman gerçek bir kurtuluş savaşı verdiğimiz zamandır.
Bu tarihsel süreçte ülke itilaf devletleri arasında paylaştırılmıştı, milli irade yok edilmek isteniyordu. Atatürk ve silah arkadaşları tarafından Erzurum ve Sivas Kongreleri gerçekleştirilmiş, 23 Nisan 1920’de milli iradeye dayanan Büyük Millet Meclisi açılmıştır. Büyük Millet Meclisi, yayınladığı beyanname ile “egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu” ve “Büyük Millet Meclisi’nin üzerinde hiçbir gücün bulunmadığını” ilan etmiştir. Bunun için kurtuluş savaşı vermiş bir ülkenin kendi kendini yönetme hakkına kavuşmasının adıdır TBMM ve Cumhuriyet. Bugün aslında kurtuluşumuz için verilen son aşamanın adıdır Cumhuriyet. Biz cumhuriyeti ve bayramını ömrümüz oldukça kutlayacağız çünkü bizim için kurtuluşun simgesidir, yalnızca bir yönetim adı değildir Cumhuriyet.
Bize cumhuriyeti ve TBMM’ni yani insanlık onurumuzu ve egemenliğimizi hediye eden Atatürk ve silah arkadaşlarını her zaman rahmetle sevgiyle anacağız.
& & & & &
Ve sevgili okuyucularım sorgulayan çocuklar, araştıran çocuklar bu zamanda, uyumsuz ve yaramaz adı altında şikâyet ediliyor ailelere ve okul idaresine.
Bizim komşunun minik kızı cin gibi zeki, sorgulayıcı, her şeyi didik didik soran, soruşturan, daha ana okula gidiyor. Aile çocuğu anlamaktan uzak, onlarda sorgulayan, araştıran çocuklara tahammül edemiyor. “Otur” deyince oturacak “kalk” deyince kalkacak çocuk istiyorlar.
Kimse kendinden azıcık ödün vermek istemiyor, çocuğu azıcık dinlemek için. Ve çocuklar psikiyatırlara götürülüyor ve onlarda çocuğa ilaç verme yoluna gidiyor sakinleştiriciler falan. Etrafta hayal gibi dolaşan çocuklar bilmiyorum neymiş sıkıntıları, uyumsuzmuşlar. Sorgulamak araştırmak uyumsuzlukmuş…
Yazık ediyoruz bu çocuklara çok yazık. Bizim çocuğu tanıyorum doğduğundan beri annesi “kalk” derse kalkacak “otur “derse otaracak bir çocuk olarak yetiştiriliyor, bir şey alacaksa anneye bakacak o izin verirse alacak değilse yine almak için bütün kapıları zorlayacak.
Anneyi uyardık çocuk bu kadar da sıkılmaz, bu robot mu uzaktan kumandayla mı çalışıyor? Çocuk tabi bu sıkıya gelemedi doğası gereği okulda sorgulaması bitmiyor, otur kalk komutlarını dinlemiyor. Olacağı buydu. Otur konuş, kendinle konuşmuş gibi oluyorsun çünkü onun derdi oyuncağında. Her şeyin bir zamanı var, oyun çocuğu oyunla eğitilir. Onu başka türlü eğitirsen sen yorulursun çünkü o kafasına koyduğu şeyi yapmak için elinden gelenden fazlasını yapar. Çünkü onlar özgürlüklerine bizden çok ama çok düşkünler ve onların inatçılık zamanları var. İyi bir eğitmen ve anne çocuğun bu zamanının ayrımında olmak zorundadır ki inadına gitmesin… Çocuğun inadına gitmez, onu görmezden gelir, uygun zamanı kollar, çocuğunun ve kendinin iyiliği için. Yasaklar ve inatlaşmalar sadece zarar verir çocuklara ve ailelere. Ve biz çocuklarımızı heder etmek için doğurmuyoruz. Rahmetli annem derdi ki hiçbir beden büyümez diğerini yok etmeden yani bir can büyütüyorsanız kendinizden ödün vermek zorundasınız. Bu kadar net ama bu ödünü sevgiye çevirirseniz ohhh dünyada bundan daha güzel bir şey olamaz. Çocuk sevgisinden daha güzel bir şey tanımıyorum dünyada. Bütün güzellikler ondan sora gelir.
Ama arkadaşlar çocuklarınıza ne olursa olsun antidepresan ilaç vermeyin, onlara yazık etmeyin. Zaten toplumun yarısından çoğu hiç gereği yokken bu ilaçları alıyor, buna ek tansiyon ve kolesterol ilacı Allah’ım ya rabbim ilaçsız yaşayamıyoruz artık toplumca ilaç firmalarının velinimetiyiz valla.
& & & & &
Cumhur ittifakı sallanıyor her halde. Sayın Bahçeli geçenlerde 31 Mart 2019 Mahalli idareler seçimlerine yönelik herhangi bir ittifak beklentimiz, ittifak arayışımız, ittifak niyetimiz geldiğimiz aşamada artık kalmamıştır diyor bundan ne anlaşılıyor?
Andımız ve af yasasının polemiği iki partinin arasını açan her halde. Doğrusu Andımız konusunda sayın Bahçeli’ye hak veriyorum, bizim kastımız kesinlikle Milliyetçilik değil, vurguladığımız bu değil, aynı ülkenin insanı olunca aynı ülküyü paylaşmak çok doğal değil mi?
Valla politika işte böyle bir şey… Dengeler her an değişebilir. Hayırlısı olsun diyoruz. Ve sevgili okuyucularım şimdilik sağlıkla ve sevgiyle kalalım ayrımsız, gayrım sız hep birlikte. Yase
Günün Şiiri
İçinden Doğru Sevdim Seni
İçinden doğru sevdim seni
Bakışlarından doğru sevdim de
Ağzındaki ıslaklığın buğusundan
Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de
Beni sevdiğin gibi sevdim seni
Kar bırakılmış karanlığından.
Yerleştir bu sevdayı her yerine
Yüzünde ter olan su damlacıklarının
Kaynağına yerleştir
Her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına
Gül taşıyan cocuğuna yerleştir
Ve omuzlarına daracık omuzlarına
Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın
Tam oraya işte, uçsuz bucaksız bir düzlükten
Bir papatya tarlasıyla ayrılmış göğüslerine yerleştir
Ve esmerliğine bir de, eski bir yangının izlerinin renginde
Saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe
Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran
Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne
Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun
Kar taneleri gibi uçuşan
Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine
Yerleştir bu sevdayı her yerine.
Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere
Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden
Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen
Sevdayı
Ve köpüklendir
Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın
Ama dur, her deniz yaşlıdır zaten
Öğrenmez ama öğretir mutluluğu
Bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi
Biraz da herkes içindir. Ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli
Var eden kendini birincisinden
Yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren.
Ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen
Tanımadığın bir ülke gibi
İçinde yaşamadığın bir zaman gibi
Tam kendisi gibi mutluluğun
Beni bekliyorsun
Ve onu bekliyorsun beni beklerken.
Edip CANSEVER
Günün Fıkrası
Temel, bir binanın altında durmuş, arkadaşları da çatıya çıkmış. Temel aşağıdan arkadaşlarına; “Ula sen iki kolunu yana aç aşağı öyle atla” demiş. Birincisi atlamış gümm.
İkinciye; “Sen sadece sağ kolunu yana aç, öyle atla” demiş. İkinci de atlamış gümmm.
Üçüncüye; “Sen iki kolunu yanına yapıştır öyle atla” demiş. O da gümmm. Yoldan geçen bir adamın dikkatini çekmiş sormuş, “Kardeşim siz ne yapıyorsunuz Allah aşkına?” demiş.
Temel cevap vermiş; “Tetris oynayruz.”
Günün Sözü
Seni sen olduğun için değil, senin yanında olduğum zaman, ben olduğum için seviyorum
Gabriel Marquez
Uzun bir yolculuk tek bir adımla başlar.
Konfüçyüs