0
221

Ve Seçim Telaşı Başladı…

Günaydın sevgili okuyucularım, nasılsınız bu sabah? Seçimler yaklaştıkça, sinirler gerilmeye tansiyon yükselmeye başladı. Aday adaylarının aday olabilmesi için süre doldu. Şimdi aday olabilmek için yoğun kulis çalışmaları başladı… Aday adaylarına bakınca, bazılarının gerçekten çok ilginç olduğunu görüyoruz. Ve düşünüyoruz, eğer bu aday adayları, aday olabilir ve seçilirlerse nasıl bir meclis olur? Ve yine düşünüyoruz. Tülay Babuşçu gibi Cumhuriyet’e “reklam arası” Cumhuriyeti kuranlardan bir olan Sayın İnönü’ye de uygunsuz, küfürlü sözleri destekleyen twitler atarak gündem oluşturan, içinde bulunduğumuz nimetin ayrımında olmayan, karanlık görüşü karanlık yüzlü kadın milletvekilleri meclis koridorlarında dolaşırsa ne olur?

Hiç bir şey olmaz. Hatta iyi olur. Neden mi en azından birbirimizi böylece tanımış oluruz! Gizli kapaklı değil de, açık, açık.  Kimin ne olduğu ne olmadığı, takkiye yapıyor mu yapmıyor mu biliriz. Ve kendimize döneriz belki “biz neyiz kimiz amacımız ne, ne için çalışıyoruz” diye kendimize sorarız? Çünkü doğrusu artık  kendimizi sorgulamaktan çoktan vazgeçtiğimizi  düşünüyorum?! Dilerim, yanış düşünüyor olayım…

Ve seçim telaşı, kulis çalışmaları son hızla devam ederken, anneler yeniden ağlamaya başladı…

& & & & & &

Ve sevgili okuyucularım. Gülmeyi özledik, şarkı söylemeyi, birbirimize gülümsemeyi özledik. Suratlarımız, asık. Yaşsız gözlerimiz, lal dillerimiz. Evrene kötü mesajlar yoluyoruz böylece. Ve kötülük toparlanıp bize geri dönüyor! Bu yüzden diyorum ki; şöyle bir silkelenelim. Bahar kapıda, günler uzadı. Bizde açalım kapılarını gönlümüzün, temiz bir hava çekelim ciğerlerimize, unut güneşi dolsun içimize. Işıl, ışıl aydınlanalım.

Ve bizde geleceğimiz için, Atatürk ilkelerine hakkıyla sahip çıkabilmek için çalışalım canla başla… Kırılmış, incinmiş olsak ta küsmeyelim birbirimize ve bu günlerde hepimiz bir yürek olalım. Ve asla kimseyi kayırmayalım, bizden-sizden, benim-senin demeden. Aslında yüreğimiz birleşmeden yana ve dileyelim ki liderlerimiz de egolarına yenilmeden birleşme kararı alsınlar.

& & & & & &

Yağmurla Gelen/Şubat Güneşi

Yağmurla Gelen Şubat Güneşi adlı romanım piyasaya çıktığından beri ki daha bir hafta olmadı ama nette ki yerini aldı ve yoğun beğeni alıyor okuyucularından. Kuşkusuz, çok güzel bir şey emeğinin karşılığını almak… Ancak kendimi yinede kötü bir anne gibi algılıyorum. Çocuğunu satışa çıkarmış gibi!

yase-yağmurla gelen2

Ve sevgili okuyucularım kitabımı internetten D&R ve İdefix’ten satın alabilirsiniz. Daha bendeniz elime almadım onu. Çalıştığım yayınevi yollamış ama daha gelmedi. Birçok okuyucum bendenizden önce aldı kitabı üstelik internetim yok, son halini de bilmiyorum. Beğenildiğinizi telefona gelen mesajlardan anlıyorum ve tabi ki aramalardan… Arkadaşlarım çok soğukkanlı olduğumu söylüyorlar ama başka nasıl olabilirim ki?

Ve sevgili okuyucularım editörün kitap tanıtım yazısına bayıldım. Tamda kitabın özeti ve ana fikri. Sizde yorumlarınızı yazarsanız çok sevinirim. Şimdi sağlık ve sevgiyle hep birlikte kalalım diyorum. Her zaman ayrımsız gayrımsız… Yase

Birde Kıssa’dan Hisse okuyalım, geç kalmışlığa dair…

Yalnız Adam ve Kırlangıç

“Karlı bir kış günüymüş… Yağan kardan üşümüş küçük kırlangıç, yalnız bir adamın penceresinin dışına gelip gagasıyla camı tıkırdatmış, adeta adamın onun içeri girmesine müsaade etmesini istemiş.

Yalnız adam bu isteği görmüş, “olmaz alamam, git başımdan” der gibi kuşu kovalamış, sonra da kendi kendine söylenmiş; “Hıh, camı tıkırdatmakla kendisini içeri alacağımı mı sanıyor acaba?”

Gecenin ilerleyen saatlerinde canı sıkılmış, rüzgâr ve soğuk arttıkça yalnız adamı daha başka düşünceler sarmış, kırlangıcın arkadaşlığını geri tepmekten biraz pişmanlık duymuş… “Keşke kuşu içeri alsaydım. Ona biraz yiyecek verirdim. Minik kuş oradan oraya uçar, neşeli sesler çıkartır, cıvıldar, yalnızlığımı paylaşırdı” demiş.

yase-kırlangıç

Ertesi sabah ilk iş pencereyi açıp, etrafına bakınmış adam, belki kırlangıç oralarda bir yerlerde olabilir diye düşünmüş. Ama görememiş zavallı kırlangıcı…

Uzun kış geçmiş, yine yaz gelmiş… Etrafta kırlangıçlar, cıvıldayarak uçmaya başlayınca; yalnız adam, heyecanla camını sonuna kadar açıp kuşu beklemiş… Ama hiç gelen olmamış.

Onun hevesle havada uçan kuşlara baktığını gören komşusu hikâyeyi öğrenince hafif buruk bir sesle: “Sevgili komşum, anlaşılan sen kırlangıçların sadece 6 aylık bir ömürleri olduğunu bilmiyordun” demiş. Bunu işiten yalnız adam çok üzülmüş ama üzülmek için de artık geç kaldığını anlamış…”

Dikkatli olun!.. Farkında olun!.. Kendinize bir sorun!.. Acaba, siz kaç kırlangıç kovaladınız? Hiç geri çevirmediniz mi bugüne kadar size sunulan bir dostluğu?

Hayatta bazı fırsatlar vardır ki, sadece bir kez karşımıza çıkar, değerini bilemezsek kaçıp giderler. Ve asla geri gelmezler…

Günün Şiiri

Acıyla Akran

Burada mayalanan aşkın yedeğinde
Gün vurdu mu yüzünü sulara
Bir haber beklerim sevinçli
Ulaşan mermere, taşa, içerdeki dosta
Usulcacık bir türküye girer gibi
Bir haber; kuşların kanadında

Burada taşrada bir esimlik rüzgar
Üşüttü mü gül yaprağını gizlice
Duyarım yüreğimde sessizce
Geri gelmeyecek örselenmiş gençliğimi

Bir haber döndürebilir beni
Buğulu mavi bozkır günlerime
Sarınıp yıldızlı gecelere, öyle ki
Çekip gidebilirim ipsiz serseri
Çalımsız bir ıslık tutturarak
Kırık dökük dizelerime benzeyen

Burada ırmağın sesinden başka
Yüreğimi uslandıracak kimse kalmadı
Haber gönder, çık gel, acıyla akranım artık
Ağarabilir usulca göğsümdeki karaltı.

Ahmet ADA

Günün Fıkrası

Bu Kadar Fırtına…

Denizcilik sınavında öğretmen sordu: “-İskele tarafından bir fırtına gelse ne yaparsın?”

“-İskele tarafına demir atarım öğretmenim.”

“-Peki, sancaktan gelirse?”

“-O tarafa da bir demir atarım öğretmenim. “

“-Tam bu sırada beş tarafta bir kasırga koptu, ne yaparsın?”

“-Baştaki demirleri denize atarım.”

“-İyi ama bu kadar demiri nereden buluyorsun?”

“-Sizin fırtınaları bulduğunuz yerden öğretmenim…”

Günün Sözü

Kim başkasını severse kendisi de sevilecektir. Başkalarını kazandırmış olan kendisi de kazanmış olacaktır. Tüm insanlar kendileri arasında karşılıklı bir sevgi hissederlerse, güçlüler zayıfları avlayamazlar, sayıları çok olanlar daha az sayıdakileri, baskıları altına alamazlar. Zenginler yoksulları asla baskıları altına alamazlar, usta olanlar da beceriksizlerle alay edemezler. Sevgide tarafsızlık, kişisel sevgide yanılmayı önler; tarafsız sevgi kişisel sevginin de güvencesidir.

Mu-Ti

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here