Turizm Haftasındayız

0
53

Günaydın sevgili okuyucularım. Nasılsınız bu sabah? İçerisinde bulunduğumuz hafta yani 16-23 Nisan tarihleri arası Turizm Haftası. Bu kapsamda çeşitli etkinlikler yapılıyor. Bende netten biraz araştırma yaptım turizm politikası hakkında…

& & & & &

Turizm Politikası

Turizm politikası bir ülkede genel ekonomi politikasına uygun olarak bir yandan iç ve dış turizmin geliştirilmesi ve yönlendirilmesi, turizmin gelir ve döviz sağlayıcı, istihdam yaratıcı fonksiyonlarından en rasyonel şekilde yararlanılması gibi ekonomik hedeflere, diğer yandan kültür, sağlık vb. ekonomi ötesi amaçlara ulaşmak için kamu yönetimince alınan önlemlerin ve yapılan müdahalelilerin tümüdür. Diğer bir deyişle turizm politikası, örgütlenmiş toplumlarda, özellikle devlet tarafından turistik gelişmeye bilinçli olarak müdahale etmektir.

Turizm politikasının amaçları; 1)Turizm politikası turizmin arz ve talep yönündeki durumunun ve mevcut koşulların ıslahını gerektiren nedenleri belirler. 2)Turizm politikası turizm alanında uygulanmakta olan ve önerilen müdahalelerini alınacak önlemlerin yapacağı etkileri araştırır. 3)Turizm politikası turizmin gelişmesi için yeni hedefleri, araçları ve olanakları ortaya koyar.

Türkiye’nin turizm politikasını üç ana başlıkta toplamak mümkündür;1)Uluslararası pazarda rekabet gücü yüksek ve verimli bir turizm ekonomisi meydana getirmek. 2)Yerli ve yabancı turistler ile yerleşik nüfusun gereksinimlerini karşılamak, sosyal turizm tesislerini geliştirmek, turizmin yarattığı ekonomik yararı halka yaygınlaştırmak. 3)Doğal varlıkların ve kültürel değerlerin sürekliliğini sağlamak.

& & & & &

Ülkemize ve dünyaya en kısa zamanda barış gelsin diliyorum. Barış gelsin, insanlar istedikleri yere gidip görsünler, gezsinler. Rahat ve huzurlu yaşasınlar. Sağlık ve sevgiyle kalın sevgili okuyucularım… Yase

& & & & &

Yoksul Taşçı

O, yoksul bir taşçıydı. Her gün kayaları parçalıyordu. İşi çok ağırdı; ama çok az aylık alıyordu. Bu yüzden hayatından hiç memnun değildi. “Ben başkalarından daha çok çalışıyorum!” diye düşünüyordu. “Benim işim onlarınkinden ağır ve ben onlardan daha az kazanıyorum. Zengin olmak istiyorum. Biraz dinlenirim ve güzel elbiselerim olur.” O anda gökten bir melek indi. Ona, “Zengin olacaksın, güzel elbiselerin olacak” dedi. Taşçı hemen zengin oluverdi. Artık onun da güzel elbiseleri vardı ve bir iş yapmak zorunda da değildi. Günün birinde kral onu sarayına davet etti. O, sarayın güzelliğine hayran oldu. Kral ondan daha zengindi. Bu yüzden üzüldü. “Ben de kral olmak istiyorum” dedi. Ardından isteği yerine getirildi ve kral oldu. Şimdi bütün gün hiç çalışmıyordu. Çok sıcak bir gündü. Güneş ışınlarını saçıyor, yeryüzü yanıyor mu yanıyordu. Kral kızdı; güneş ondan nasıl güçlü olurdu ki? Yaşamı yine sevmez olmuştu. “Güneş olmak istiyorum!” dedi. Bu kez de güneş haline çevrildi. Şimdi güneş, ışınlarını saçıyor ve dünyada her şey yanıyordu. Ama bir bulut geldi, dünyayla onun arasına girdi. Işınları artık dünyaya ulaşmıyordu.

Güneş kızdı; “Bu nedir böyle? Ben buluta hiçbir şey yapamıyorum. Derhal ondan daha kuvvetli olmak istiyorum” deyince bu kez de bulut haline döndürüldü. Az sonra bulut, yağmura dönüştü. Yağmurlar toprağa, oradan nehirlere ulaştı. Nehirlerin suları çoğaldıkça çoğaldı. Evleri, tarlaları seller bastı. İnsanlar hayvanlar, tarlalar perişan oldu. Ama sular, kayalara hiçbir şey yapamıyordu. Bulut öfkelendi. “Bu kadar çok su nasıl olur da kayaları aşamaz..” Ama kayalar sulardan daha güçlüydü. Bulut bağırdı: “Kaya olmak istiyorum.” Bu istediği de yerine getirildi ve kaya haline geldi. Artık güneşten ve buluttan daha güçlüydü. Aradan çok zaman geçmedi. Elinde balyozla bir adam çıkageldi ve ondan parçalar koparmaya başladı. “Aman! Bu da nesi?” dedi kaya. “Ben bu adamdan zayıfım” Sonra birden anladı kuvvetin kaynağının mutluluk olduğunu ve pişmanlıkla haykırdı: “İnsan olmak istiyorum!” Bu dileğini de yerine getirdi. Kaya insana dönüştü. Şimdi o adam yine kayalardan taşlar koparıyor. İşi ağır ve aylığı az; ama yaşamı seviyor ve mutlu.

Günün Şiiri

Ödünç Cesaretlerle

gemiden son ayrılan bendim unutarak seyir defterini

unutarak tayfaların denizi kaldıran kavgalarını

bir sayfadan diğerine ödünç cesaretlerle geçerdim

bıçağın bir yüzünde cellat, öbür yüzünde kurbandım

karanlığın gözünden düştüm, ışıktaysa hiç yerim olmadı

bir tören gibi yaşadım aşkı, ayrılığı bir infaz gibi

yoksa her yağmurdan saçakaltı mutluluğu mu kaldı

kıdemli yargıç da inanmıyor sesimin gürleştiğine

sözcüklerim savunma mı ikrar mı

konuştukça kararan cübbemden seçilemiyor

her celse sarı sırmalarımı sökerek söylüyorum

kalbimin tutulacak yanı kalmadı

ne sokakların çok büyük olduğunu hatırlatacak birisi var

ne de oğlunu bana benzeterek ağlayacak bir ana

gemiden son ayrılan bendim

bu çürük tekneden payıma ‘kahraman kaptan’ olmak düştü

işte kara! diye bağırmamak için tek kendimi aldım yanıma

soluk bir çizgi oldu gövdemde sevincin sukesimi

belki de son bir iz, saçları kısaltan tarihöncesinden

ufuk, köpürmesini unutmuş dalgalarla parçalanıyor

sen bağırdıkça azalıyor içimde beyaz bayrak çekme korkusu

“her şey vatan için, her şey vatan için”

“her şey vatan için, her şey vatan için”

geniş denizlerde parmak izlerin, küçük düştün sulara

bu güz yağmur yağar, saçların gelecek bahara ıslanır

her gün bileklerimi daha fazla yaklaştırıyorum güneşe

ancak böyle şakalar yatıştırıyor alkışlarla yaralı ruhumu

“vatan sana canım feda, vatan sana canım feda”

“vatan sana canım feda, vatan sana canım feda”

Akif KURTULUŞ

Benim Güzel Vatanım

Benim cennet vatanım
Dört iklim yedi bölge
Her köşesinde ayrı tarih
Dünya görsün hayran kalsın.

Dağları, denizleri, binbir çeşit çiçekleri
Bereketli ovası, buz gibi yaylası
Benim cennet vatanım
Dünya görsün hayran kalsın.

İmparatorluk ecdadı
Kır çiçekleri gibi insanım
Hepsi ayrı ayrı renk
Dünya görsün hayran kalsın.

Bursa’nın yeşili İstanbul’un tarihi
Antalya’nın denizi
Hepsi ayrı bir keyif
Dünya görsün hayran kalsın.

Görmeye değer her yeri
Tarihi, doğası, insanı
Sen de gel gez ülkemi
Dünya görsün hayran kalsın.

Seksen bir il olmaz ayrı gayrı
Hepsinin yeri başkadır ayrı ayrı
Bin yıllık bu güzel vatanı
Dünya görsün hayran kalsın.

Alperen Çetin

Günün Fıkrası

Anneleriyle pazara çıkan iki kardeş aralarında durum değerlendirmesi yapıyorlardı. Biri ne kadar şanslı olduklarını dile getirdi: “-Bahçıvanlar fasulye, domates, biber, patates ekmese biz bunlar yiyemezdik halimiz nolurdu sonra…”

Kardeşi sözünü kesti:

“-Yoo gayet güzel yerdik niye yiyemeyelim.”

“-Nasıl yiyecektik ki?”

“-Konserve olarak”

Günün Sözü

Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır. Yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Allah’ı kullanırlar.

Giordano Bruno (Italyan filozof)

Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir! Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir! Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir!

Francis Bacon

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here