Değerli okurlarım, başkalarını bilmem ama ben daktilonun başına geçtiğimde müthiş heyecan duyarım. Duyduğum bu heyecanı birkaç cümleyle ve hatta birkaç paragrafla anlatabilmem de mümkün değil. 3 yıl, 5 yıl değil, 15 yıl 20 yıl da değil, yarım asırdır bu müthiş heyecanı teneffüs ediyor, başka bir ifade ile doya-doya yaşıyorum. Daha ne olsun ki?
Ancak bir olgunun oluşmasında; kişisel heves ve yaklaşım, ustalarım dediğimiz o muhteremlerin kalitesi de söz konusu olduğu gibi “ahde vefa” misali o değerli insanları da hiç olmazsa arada bir hatırlamak yad etmek de “boynumuzun borcudur” diye düşünüyorum.
O tarihte Tasfir-i Efkar Gazetesindeyim ve spor, sanat-kültür, magazin sayfaları ile birlikte iki sayfaya daha bakıyorum. Yani o sayfaların “sekreteriydim.” Bu sözcük, yani sekreterlik telefonlara bakan kişi değildir, belirtmekte yarar görüyorum.
Bir defasında benim baktığım iç sayfaları birinde çift sütunluk bir yer açık kaldı. Hemen ustalarından Sayın Fikret Otyam’a gittim. “Fikret abi çift sütün bir yazı ihtiyacım var, açık kaldı” dedim. O muhteşem insan oturmamı söyledi ve “Bak Öcal, artık bu tür noksanları halledecek durumdasın, bana neden geldiğini anlıyorum, benden sana izin” dedi.
O günden sonra yaptığı mizanpajların birinde mutlaka çift sütuna bir boşluk bırakıyor ve baskıya girmeden kendimi zorlayarak ilginç bir şeyler bulmaya çalışıyordum. Entertipe verdiğim yazı kırmızı çerçeveli ve son dakika başlığını taşıyordu. Bu yaptığım cinliği Ustam Sayın Fikret Otyam doğal olarak görmüş ertesi günü bana göz kırpmıştı. Nasıl anlarsınız!
“Son dakikaların cazibesi” o günden bugüne benliğimi sardı ve de ilgi odağım oldu. Kimseye zarar vermeden, isim zikretmeden bu tür yaklaşımlar gazeteciliğin şanındandır. Genç arkadaşlarıma duyururum.
Son dakikaların cazibesi, bu yazdıklarımla sınırlı değildir. Burada neler var neler. Sporda, sosyal yaşamda, ekonomide “son dakika” hep gündem oluşturur. Bu sayımızda yaşamımızdaki tüm aktiviteleri -Buna Tıp, Tatil dönemi ve Tatil dönüşü de dahil- harmanlayarak sizlere sunmak istiyorum. Bu heyecanıma sizlerin de katılacağınızı umuyorum.
Bildiğiniz gibi son dakikalar önemli bir sürprize göbekten bağlıdır ve çok yakın akrabadır. Mademki son dakika bu kadar cazip, işlerimizin büyük bölümünü ya da hepsini son dakikaya bırakalım mı, bırakmayalım mı? Son dakika tamamen avantaj mıdır, tamamen dezavantaj mıdır? Yarınki sayımızda merakınızı gidereceğim.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA