Rekabetin Eleştiri-Politiği!

1
274

Her birey insan olarak doğmaktaydı.. Kimliğimiz kuşkusuz insandı.. Ve fakat her insan aynı zamanda toplumsal bir varlıktı.. Dolayısıyla kişiliğimizin kaynağı aile de dahil içinde yaşadığımız toplumsal kültürdü.. Bu halde kimlik ve kişiliğimiz kültürel etkileşimle oluşmaktaydı..

Doğadaki diğer canlılar, hayatta kalma mücadelesiyle büyük bir rekabet içindeydi.. Gücü yeten yeteneydi.. Bu arenada, “güçlünün yaşaması, güçsüzlerin elenmesi” doğanın bir yasasıydı.. Bir canlı türü, ne tür ortam ve koşullarda ise, o türlü olmak zorundaydı.. Darvin, vahşi doğadan keşfettiği ve “doğal seleksiyon” olarak adlandırdığı bu yasa üzerinden evrimi kurgulamıştı..

Toplumsal olay ve olguları “güçlünün yaşaması, güçsüzlerin elenmesi” ilkesi içinde yorumlayanlara ise “Sosyal Darvinist” deniyordu.. Bunlara göre bireyler, toplumlar, hayatta kalma mücadelesiyle büyük bir rekabet içindeydi.. Gelişmiş medeniyetler (ki bu kapitalist sömürücüler diye de okunabilir) atalarından kültürel miras almışlardı ve bu onları diğerlerinden üstün kılan bir ayrıcalıktı.. Bu nedenle doğanın düzeni, güçlülerin, (ki bu da emperyalist olarak okunabilir) zayıfların elindeki kaynakları alma, yönetme ve sömürme hakkını veriyordu.. Bunu,“bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler”  ilkeli serbest piyasa arenasında her yol ve yöntemle yapabilirlerdi ve ahlâki değerlere de gerek yoktu..

Ve fakat insan; kültürel doğası gereği sevgi, barış, kardeşlik, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma değerlerini içeren toplumsal bir varlıktı.. Ve her insan, doğuşunda doğadaki en güçsüz canlıydı.. Güçsüz de olsa yaşama hakkı en kutsal olan canlıydı.. Bu en güçsüz canlı bir aile, toplum içinde ve doğal insani hakkı olan eğitimle yaşama hakkını devam ettiriyordu.. Ve her insanın,  barış içinde, dolayısıyla “çekişmeden, yarışmadan” yaşama hakkını kutsayan insanlık meziyetine de ahlâk deniyordu..

Darvin’in kuramına göre de rekabet, gayri insaniydi.. Zira insan, biyolojik anlamda benzerlik içinde bulunduğu doğanın “gücü yeten yetene rekabet arenasından” evrilerek çıkmıştı! Dolayısıyla kültürel anlamda yeniden rekabet arenasına dönüş, tersine evrimdi..

Sosyal psikologlar, bireylerin kimlik ve kişilik duygusu kazanma sürecinde ortaya çıkan rekabetçi, yarışmacı, kazanmacı; bireyci, benci, bencil sorunların, çatışmaların kimlik ve kişilik bunalımına neden olduğunu söylemekteydi.. Bırakınız yapsınlar sorumsuzluğuyla insani yaşamı bir rekabet arenasına çeviren, bireysel haz ve kâr odaklı kapitalizmin kültürü, bunalımların nedeniydi.. Sorunların çözümünü ise her kültür, eğitimden beklemekteydi..

Eğitim elbette insani bir haktı.. Kapitalizm ise, tersine evrimle dünyamızı serbest rekabet arenasına dönüştürmekte, her hakta olduğu gibi eğitimden yararlanma hakkını da güçlülerin lehine metalaştırmaktaydı.. Mesela, lafazan piyasacı eğitimciler; “rekabet, eğitimde kazanma ihtiyacını motive yönüyle asli unsurdur! Bırakınız çocuklar yarışsın! Yetenekliler yerleşsin, yeteneksizler elensin!” demekteydi.. Ve fakat çocukların sınavlarla yarıştırılma öncesi fırsat ve imkan eşitliğinden yoksun olduğu, kaldığı, bırakıldığı ekonomik, toplumsal, kültürel ortam ve koşullar ise göz ardı edilmekteydi..

Hümanist ihtiyaç kuramcılarından Maslov, insani ihtiyaçların bütüncül bir hiyerarşisini çıkartmış ve en alta yiyecek, içecek, barınma gibi fizyolojik ihtiyaçları yerleştirmişti.. Diğer ihtiyaçları; “güven, ait olma sevgi ve kabul görme, kendine saygı, entelektüel başarı, estetik beğenme takdir etme” ve en üste de “kendini gerçekleştirme” olarak sıralamıştı.. Özetle, insani ihtiyaçlar listesinde rekabete yer yoktu.. Yoktu fakat, listedeki kabul görme olgusu, Sosyal Darvinist piyasacılar tarafından “kabul görmek için kazanmak” gerekir şeklinde algılanmış ve kazanmak için de “yarışmak ihtiyacı” oluşturulmuştu..

Son tahlilde ben, sınav öncesi çocukların fırsat ve imkan eşitliğinden yoksun olduğu veya kaldığı ya da bırakıldığı ekonomik, toplumsal, kültürel ortam ve koşulları göz ardı ederek “bırakınız yarışsınlar” türü düşünceleri, eğitimde Darvinizmin sosyal hali olarak değerlendiriyor, sistemin toplumu yarışmacı eğitim anlayışından kurtaracak özde güncellenmesini umuyor ve diliyorum..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

1 YORUM

Yusuf Terbiyeli için bir yanıt yazın Cevabı iptal et

Please enter your comment!
Please enter your name here