Mevlam Gör Diye İki Göz Vermiş, Bilmem Ağlasam Mı Ağlamasam Mı?

0
26

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? İçimden şarkı söylemek geliyor nedense? Oysa şarkı söylemek için hiçbir nedenim yok, ne neşeliyim, ne de ölesiye üzgün… Evet kırık, dökük ve azıcık kendimle kalsam hüngür hüngür durumlarındayım. Özelikle bu günlerde teyzemin vefatı annemin acısını kanattı, annemin acısı ağabeyminkini ve bu sırayla bütün acıları üşüştürdü üzerime… Sokakta yürürken bile gözlüklerimin altından süzülüyor yaşlar onlara “durun akmayın şimdi” diyemiyorum. Diyemiyorum çünkü birilileri varsa bir yerdeysem onları engelliyorum o kadar çok engelleniyorlar ki daha sokağa çıkar çıkmaz bütün engelleri yerle bir edip başlıyorlar çağlamaya… Bendenizden izin bile istemeden… Bu isyanları aslında kendi gözyaşımda boğulmaktan kurtarıyor bendenizi. Ve sanıyorum ki şimdi şarkı söylemek istemem aynı bu nedenden ötürü olabilir ya da bu sabah; hani bazen güzel bir şeyler olacak gibi hissederek uyanırız ya işte o şekilde uyandığım için? Ve bu durum sürüyor güzel bir şeyler olacak! Ama ne?

Kendimi kutluyorum hala güzel bir şeylerin olacağına inandığım içim. Sağlıklı olmak, sağlıklı düşünmek, sevmek, sevilmek, güzel görmek tabi ki çok çok güzel ve bu bizim rutinimiz, her ne durumda olursak olalım, bunların ayrımındayız ancak bunun dışında daha güzel bir şeyler olacağına inanmak? İşte o garip. Hadi bakalım bekliyoruz belki bugün belki bugünden sonra güzel bir şeyler olacak. Ve bendeniz; “Allah Gör Diye İki Göz Vermiş / Bilmem Ağlasam mı Ağlamasam mı?” diyen Mahzuni Şerif şarkısındaki gibiyim… Dura-Dura Sel Oldum Erenler / Bilmem Çağlasam mı Çağlamasam mı?

& & & & &

Ve sevgili okuyucularım bu günlerde acayip şikâyetler geliyor “yaz” diyorlar. Ve tabi ki bendenizde şikâyetçiyim sokağımızdan; hep yazarım ama hiç yanıt almam ve hiçbir iyileştirme çalışmasının yapıldığına tanıklık edemedim şimdiye dek. Okul sokağı olduğu için daha çok sıkıntım. Yağmurda su dolar, rögar kapakları yüksek olduğu için, yazında özellikle bu günlerde çöp konteynerlerin çevresi pislik içinde (tabi ki bu durumdan orayı kirletenler sorumlu) kedi köpekleri besleyeceğiz diye balık, tavuk artıkları, kuru ekmek, yemek artıkları, naylon torbalar içinde vıcık vıcık getirip oraya bırakılıyor. Kediler de, köpekler de oradan beslenmiyor, beslenemiyor çünkü o hayvanlarda iğrençlikten hoşlanmıyor, üstelik oraları sinek kaynıyor zavallı hayvanlar ne yesinler ki? Her işte olduğu gibi bununda incelikleri var ve lütfen bu incelikleri bilmeden hayvanları besliyoruz diye çöplerinizi sokağa konteyner kenarlarına bırakmayın sevgili sakinler ve sokak dışından gelenler.

Ve tabi sokağımızın kaldırmaları da delik deşik ve yeterince sokaklar arınık edilmiyor. Herkesin sıkıntısı sivri ve karasinek kapı pencere açamıyorsunuz. Ama yukarda söylediğim gibi sokak sakinlerinin de artık çöp konusunda bilinçlenmesi gerekiyor temizlik yalnızca belediyeden beklenmez…

Evet arınık edilmiyor sokaklar ya da yetersiz ancak bizde çöplerimize dikkat etmiyoruz. Kâğıtları, banyo çöpünü, naylon şişe, cam artıklarını ayrı ayrı torbalara koymuyoruz. Bu hem çöp toplayan arkadaşların çöpleri dağıtmasına, hem kirliliğe, hem de geri dönüştürebilecek eşyalara zarar veriyor. Yani zor değil ki hepsinin ayrı ayrı torbalara koyup kimini taşımalıklara, kimini de yan tarafa bırakmak. Şahsen bendeniz öyle yapıyorum, her şeyi ayrı ayrı torbalıyorum ve bazılarını direk toplayıcıların eline veriyorum, öyle içten teşekkür ediyorlar ki kendinizi kötü hissediyorsunuz, neden daha iyisini yapmıyorum diye hayıflanıyorsunuz.

Şimdi yetkililere sesleniyorum lütfen bu gelişi güzel çöp atma hikâyelerine bir el uzatın. Valla bendeniz olsam oraya kamera koyardım, nasıl ki trafikte kamera var, çöp konteynerinin yanında da olsun, çevreyi kirletenlerde kameraya yansısın! Valla bu çok kötü bir düşünce ama düşünene değil düşündürene bakın siz. Adam sokağı arınık edecek, ilaçlayacak ama siz her saniye kirleteceksiniz var mı böyle bir şey ya? Boşuna ilaçlama olacak bu da bizim cebimizden, sizin cebinizden çıkacak lütfen azıcık, çok değil azıcık dikkat.

Şiir Yağmurları - Mevlam gül diyerek iki göz vermiş, Bilmem ağlasam mı, ağlamasam  mı, Dura dura bir sel oldum erenler Bilmem çağlasam mı, çağlamasam mı  Milletin sırtından doyan doyana, Bunu gören yürek

Ve tabi yine ve her zaman şu köpek sahiplerine sözüm. Allah’tan başım önümde yürüyorum, olmaz böyle şey her yerde hayvan pisliği, toza karışmış iğrenç kokulu tüylerim diken diken oluyor, önüme bakmasam üzerine basıp gitsem diye düşününce karabasanlar üşüşüyor üzerime valla. Ya bu işi düzgün yapın ya da yapmayın. Ve diliyorum ki ısrarla köpeklerinin dışkısını toplamayanlar o pisliklere süslü ayakkabıları ile bassınlar bakalım ne oluyormuş. Ve tabi onlara da bir müeyyide uygulansın, öyle önüne gelen hayvan alıp sokağa bırakmasın. Zaten sokalar terk edilmiş zavallı köpeklerle dolu. Ya işinizi tam yapın ya da yapmayın, hem hayvanlara hem çevreye zarar vermeye kimsenin hakkı yok. Ve tabi bir çoğumuzun bir çok şey yapmaya hakkı yok bu yüzden el el verip çevremize ve kendimiz zarar verecek her şeyden uzak duralım diyorum.

Ve sevgili okuyucuları şimdilik sağlıkla, sevgiyle kalalım, hep birlikte ayrımsız gayrımsız her zaman. Yase

& & & & &

Kadınlar Neden Ağlar

Küçük bir erkek çocuk, annesine sordu: “Niçin ağlıyorsun?” “Çünkü ben kadınım.” Diye cevapladı annesi. “Anlamadım!” dedi çocuk. Annesi, çocuğu kucaklayıp “Hiç bir zaman anlayamayacaksın!” dedi. Babasına “Baba, annem niçin ağlıyor?” diye sordu. Babanın cevabı: “Bütün kadınlar sebepsiz ağlayabilen yapıdadır” oldu. Küçük çocuk büyüdü, yetişkin adam oldu, halâ kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi. Nihayet öldükten sonra cennete gittiğinde Allah’a sordu. “Allah’ım!” dedi: “Kadınlar niçin bu kadar kolay ağlayabiliyorlar ?” Allah:”Ben kadınları özel yarattım! Tüm yaşamın ağırlığını taşıyabilecek kuvvette olmasına rağmen başkalarına teselli verecek kadar yumuşak omuzlar, doğumun acısına olduğu kadar doğurdukları evlatlarının nankörlüğüne dayanabilecek iç kuvvetini verdim. Başkalarının kuvvetinin kalmadığında; devam edecek azmi, ailesinin hastalığında; yorgunluğa pabuç bıraktırmayacak kudreti verdim. Her türlü şart altında, hatta kendilerini çok kötü incitseler de, çocuklarını sevmek duygusallığını verdim. Bu duygusallık her yaştaki çocuklarının yaralarını sarmalarına, sorunlarını dinleyip paylaşmalarına yardım ediyor. Kocalarını tüm kusurlarıyla sevmek kuvvetini verdim. Onlara iyi bir kocanın eşini asla incitmeyeceğini fakat bazen destek ve kuvvetini deneyecek davranışlarda bulunacağını anlayacak duyarlı bir zeka verdim. Tek zayıflık olarak kadınlara bir gözyaşı verdim… Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu, ne de kendini ne şekilde taşıdığıdır. Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi, fedakarlığı, sorumluluğu, anlayışı, sadece bilgiye değil aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır.”

Günün Şiiri

Paramparça

Ağaç bütün
Işık bütün
Meyve bütün
Benim dünyam paramparça.
Büyük bir ayna kırılmış
Kırılıp yere dökülmüş
Kainat içine düşmüş
Düşmüş amma paramparça.
Yaprak yaprak yapıştırdım
Diyar diyar dolaştırdım
Bir alevdir tutuşturdum
Yandım amma paramparça.
Bedri Rahmi Eyüboğlu

Kaldırımlar 1

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayâl görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler…
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi.
Fazıl Necip Kısakürek

Günün Fıkrası

Yeryüzündeki herkes ölür ve Tanrı’nın huzuruna çıkarlar… Tanrı der ki: “Erkekler 2 sıra olsun, bir sırada kadınlar tarafından yönetilen erkekler, diğer sırada karılarını yöneten erkekler.. Ayrıca bütün kadınları cennete aldım onlar meleklerle birlikte gidecekler şimdi…” Böylece kadınlar gittikten sonra Tanrı erkeklerin karşısına geçer… Bir bakar ki karıları tarafından yönetilen erkeklerin sırası 100 km.den uzun… Ama karılarını yöneten erkeklerin sırasında sadece bir adam duruyor… Tanrı diğer sıradakilere çok kızar “Kendinizden utanın!! Sizi bu dünyada güç ve idarenin temsilcisi olarak yarattım ve şuraya bak, hepiniz güçsüz karaktersiz 100 km.lik bir sıra olmuşsunuz… Bakın bir tek erkek kulum şu yan sırada tek başına gururla dikiliyor… Ondan ders alın!!! Oğlum,sen anlat bunlara, sen ne yaptın da “karısını yöneten erkekler” sırasında bir tek sen oldun????” Ve adam cevap verir: “Bilmem… karım bana burada durmamı söyledi…”

Günün Sözü

Hayatta hep mutlu olursam, hayalini kuracak neyim kalır.
Dostoyevski

Hepimizde başkalarına katlanacak güç vardır.
La ROCHEFONCAULD

Bazı insanlar ellerine geçen tüm fırsatlarda zorluğu, Bazı insanlarsa her zorlukta fırsatları görürler.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here