Kahramanlar Unutulmaz!

0
132

Sanat Sayfası

Değerli Okurlarım, zaman ne kadar çabuk geçiyor değil mi? Günümüzde bastonla yürüyenler, geriye dönüp baktıklarında “Okula gidişim dün gibi aklımda” diyerek hayıflanıyorlar. Daha dün taytay yaparken kahkaha attığımız çocuklarımız bizi dede yaptıklarında “zaman ne kadar çabuk geçiyor” demiyor muyuz?

Ancak, bugünkü konumuz zamanla ilgili olsa bile tamamen başka ve insanların çehresini değiştiren, nesilleri birkaç yıl içinde yok eden unutulmayacak, unutulmaması gereken bir hadise.

İnsanlığı ölüme ve yoksulluğa sevk eden ve bir nesli yok eden 1. Dünya Savaşı’ndan söz etmeye çalışıyorum. İnsanları ve kültürleri yok eden bu savaş 28 Temmuz 1914’de başlayıp, 11 Kasım 1918’de sona ermiştir. Milyonlarca genç insanın kara toprağa yoldaş olduğu bu vahim olay için tarih ve tarihçiler o tarihte bitti diyor.

Nesilleri yok eden, ülkelerin kültürünü toprağa gömen, bir lokma ekmek için cinayet işleyip ve katillerin kol gezdiği bir harabe dünya bırakmıştır geriye.

1.Dünya Savaşı, bir ulusu yok etmek için yapılmıştır dersek mübalağa etmemiş oluruz. Bu savaşta bizim kayıplarımız olağanüstü ve telafisi de mümkün olmayacak şekilde fazla olmuştur.

Özellikle, İstanbul ve Avrupa’da yetişen, Doğu ve Batı kültürüne sahip bir nesil, kültürlü bir nesil yok olmuştur. Aydınından doktoruna, mühendisinden yöneticisine, sanatkarından çiftçisine ve de köylüsüne kadar önemli bir nesli kaybettik.

Osmanlı orduları, “Hasta adam” denmesine rağmen İtilaf Devletleri’ne karşı onlarca cephelerde savaştı. Çok önemli cephelerde genç insanlar toprağa düştü, kara toprak da kana doydu adeta.

Dünya ülkeleri savaşıyor kolay değil. İşgaller bile olsa, geriye dönüp bakıldığında “Savaşların galibi yoktur” gerçeği ortaya çıkıyor. Bu ifade tüm savaşlar için geçerlidir.

Osmanlı orduları Galiçya, Romanya, Makedonya, Mısır, Yemen, Kanal, Kafkasya, Yemen, Hicaz, Irak, Mısır, Suriye, Filistin ve Çanakkale cephelerinde itilaf devletlerine karşı savaştı.

İnsanlığı her konuda yer ile yeksan eden 1. Dünya Savaşı, altı asırlık Osmanlı İmparatorluğunun tasfiyesine yol açmıştır. Zaten İtilaf Devletlerinin de amacı bu değil miydi? Öyle bile olsa, onların hanelerine ileriki yıllarda sorun yaşayacakları eksiler yazıldı.

Efendim, 1. Dünya Savaşı ve Osmanlı İmparatorluğunun tasfiyesiyle neler olduğunu ve önemli gelişmeleri de ‘Gönül Köşemden’ sütunlarında sunacağım.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Kahramanlar Hiç Unutulur Mu?

Değerli Okurlarım, 1. Dünya Savaşı ve Osmanlı İmparatorluğunun tasfiyesinden sonra, yıkılan imparatorluğun enkazı üzerinde de Ulu Önder Atatürk’ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Yeni nesil, Türklerin gerek devlet gerekse toplum tarihinde bu kadar derin iz bırakan bu dünya savaşını çok iyi öğrenmelidir. Gençlerimiz özümlemelidir.

Bütün savaşlarımız, dünya tarihine geçen destansı savaşlardır. Örneğin Çanakkale Savaşı. Müstevlilere parmak ısırtan, dudak uçuklatan çok önemli bir savaştır.

Zamanı geldiğinde Çanakkale Savaşlarından ayrıntılı söz edeceğim. Bu önemli savaşta yenilseydik neler kaybedecektik. Hamdolsun galip geldik ve neler kazandık. Bunları ayrıntılı biçimde anlatacağım.

Alnından vurulup tam ercesine

Bir gül bahçesine girercesine

Kendini toprağa verenlerindir.

Dünya Savaşında cepheden cepheye koşan kahramanların torunları, dedelerinden miras kalan madalyaları şerefle, gururla taşıyorlar bugün.

Ancak, bizler o kahramanları, ecdadımızı her zaman hatırlıyor muyuz? Anıyor muyuz? Oysa onlar bu vatan için gövdelerini siper ettiler, canlarını, umutlarını vererek kanlarını döktüler, şehit oldular.

Bu vatanı bizlere hediye ettiler, miras olarak bıraktılar. Canları, umutları pahasına. Atalarımıza minnet borçluyuz, şükran borçluyuz. Böyle biline…

Anlam ifade eden günler, o kahramanları anmak için bir fırsat olmalı. Unutmayalım ki; tarihini bilmeyen, kahramanlarını unutan toplumlar yeni kahramanlar çıkaramazlar…

Dünya Savaşı yüzüncü yılını geride bırakırken, onlar için mersiyeler dizilir, geceler tertip edilir ve onların da ruhu şadolur inşallah.

Biz atalarımızı saygıyla anmayı düşünemiyoruz. Peki neler yapıyoruz?

Değerli silah arkadaşlarıyla Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak gençliğe emanet eden Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün büstlerini heykellerini kırıp tahrip ediyoruz. Ağza alınmayacak hakaretlerde bulunuyoruz. Daha sonra da “kandık, kandırıldık” diyerek arka kapıdan çıkıyorlar.

Merhum İnönü’de bundan çokça nasibini alanlardan… 45 yıl olmuş vefat edeli. Türkiye’nin tapusu Lozan’ın kahramanıdır. Hayatı savaş alanlarında geçmiştir. Ülkeye demokrasiyi getiren kişidir. Tek partiden, çok partili geçişten söz ediyorum. Yenilmesine rağmen “Bu benim zaferimdir” diyen asil bir insandır.

Yenilgiye rağmen bu benim zaferimdir, ülkeme demokrasiyi getirdim diyecek kadar erdem sahibidir.

Birisi çıkıyor ve nereden bulduysa Merhum İsmet Paşa’nın elindeki ABD bayrağını gösteriyor imamlar toplantısında. O bir devlet geleneğidir. Ülkeye misafir olarak gelen devlet başkanlarının yanında onların bayraklarını sallamak bir nezaket kuralıdır. Kaldı ki, Merhum İsmet Paşa’nın elinde Türk Bayrağı da var.

Neden böyle şeylere tevessül ediliyor anlamış değilim. Bu millet uyanacak…

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Önemli Bir Anım

Merhum İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde köşkü asker değil de, bir polis müfrezesi koruyormuş. Paşayı koruyan müfrezenin amiri de merhum babammış. Ankara’da soğuk bir kış günü 10 Mart dünyaya gelmişim. Hemen İsmet Paşa’ya haber vermişler.

-Paşam İbrahim Halil Bey’in bir oğlu oldu…

İsmet Paşa, Mevhibe Hanım beni kucaklıyorlar, seviyorlar. İsmet Paşa biraz ağır işitirmiş ve cihazı olduğunu sonradan öğrendim. Paşa’nın kucağında biraz kaldığım için şimdi benim kulağım da ağır işitiyor. Bu olayı annem ve babamdan duydum. Hepsine rahmet olsun…

Günün Sözü

İsmet Paşa Demokrasiyi Getirdi

Öcal’dan İnciler

Türkiye Cumhuriyeti Gençlere Emanettir

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here