İskenderun ve Belen’e Hizmet Etmek Ayrıcalıktır. Kimse Kimseye Küsmemeli!.. İskenderun Belen’in İskelesiydi…

0
135

Osmanlı İmparatorluğunun zamanımıza kadar gelen en değerli mirası nedir deseler, ilk akla gelen Belen ilçemizdir. Büyük imparatorluğun ayak sesleri halen Belen’de mevcuttur. Bu yüce imparatorluk her gittiği yerlere ilk önce ilim ve irfanı getirmiştir. Türklerin örf ve adetlerinin yanı sıra, Müslümanlığı da en üst seviyelerde tutmuştur. Öncelikle Kervansaray, Cami, Hamam, Su Bentleri, Köprüler ve Medreseler, Osmanlıların ihtişamını gösteren en canlı görsellerimizdir. Onların zamanında yetişen nesiller; ilk önce askerliği ve daha sonra zanaatkârlığı öğrenmiş ve günümüze kadar da bu üstün bilgileri getirmişlerdir.

Sosyal ve kültürel gelişen imparatorlukta çok değerli bilim adamlarının çıkmasının yanı sıra hala o yıllarda bestelenen müziklerin nağmeleriyle bir oluruz. O nesillerden gelen olarak bizler; onların yetiştirme gücüne yaklaşabiliyor muyuz? Onların bizlere bıraktığı miraslara gerektiği şekilde sahip çıkabiliyor muyuz? İskenderun ve çevresini şöyle bir gözlemledik mi?

Bence tarihi eserlerin olduğu yerlere bir tatil zamanı ve yalnızca o günü değerlendirmek bahanesiyle yalnızca mesire yapmak için Belen’e gitmişiz! Bu eserlere nasıl sahip çıkmalıyız diye hiç kendi kendimize şöyle biraz da olsa derinlemesine düşündük mü? Atalarımızın yaşam tarzları hakkında hiç menfi ve müspet yorumlar yapabildik mi? Bence; hiçbir vatandaşımız, gerçek şekilde atalarımızın bize emanetleri olan eserlerle ilgilenmediği gibi, hali hazırda olan eserleri de ellerimizle bozmaya çalışmışız.

Yurdumuzun çok uzaklarında bulunan şehirlere yolum düştüğünde inanın kendi kendime utanç duyuyorum. Adamlar kendi soylarından olsun olmasın her türlü tarihi eserleri aslına uygun bir şekilde öyle restore etmişler ki; oralarda gezindiğinizde geçmiş ihtişamıyla sanki o yüzyılda bulunduğunuzu sanırsınız. Yurdumuz yüzlerce medeniyeti bağrında barındırmış. Dünya’nın en nadide bölgesinden biridir. Antalya, Muğla, İzmir veya hemen yakınımızda yer alan Mersin, Adana, Hatay’da tarihi cezbeden eseri harikalarla her an bir olabiliyoruz. Vakıfların yaptığı yenileme çalışmalarına ek katkı olarak gördüğüm yerel yönetimler kendilerine düşen görevi tam manasıyla olmasa bile katkıları muhakkak olmuştur. Ama bir türlü aklımıza gelmez, memleketimizde ne gibi zenginliklerle iç içe olduğumuzu ve yanı başımızda bulunan eseri harikalarımızın varlıkları nedendir dikkatimizi çekmez.

İskenderun’a çok değil on dakika uzağında yer alan Belen ilçemiz yayla turizmi ve tarih kokar. Belen yaylalarını ve orada yaşanmış destanlaşmış tarihi zenginliklerin miraslarını, el bilir ama biz bilmeyiz. Neyse şu günler çok seviniyorum! Eli kalem tutan çoğu yazar ve gazeteciler, Belen için methiyeler yazmaya başladı. Bir Belenli olarak inanın onlarla gurur duyuyorum.

Sorayım bakalım. Belen ilçesine ne için gideriz hiç düşündünüz mü? Ben biliyorum ne için gidildiğini; Hava sıcak çok bunaldık şöyle çocuklarla birlikte, serin havanın altında karınlarımızı doyurmak. Evde su bitti boş bidonları muhtar Ali’nin dükkânının yanındaki atik çeşmesinden su doldurmak. Radara Kar yağdığında et pişirmek. Günlerden, Cuma veya Pazar ise; Pazaryerlerinden alış veriş yapmak. Eve et mi lazım, kasaplarından bir koşu et almak.

Genelde Belen ilçesine şu yukarıda yazdığım sebeplerden dolayı gider ve geliriz. Osmanlının ayak sesleri ile gümbür-gümbür ses getiren, serhat şehrine geldiğimizin farkına hiç varmayız. Geçenlerde Belen hamamında ter atarken, iki turist genç ile karşılaştım. Yarım yamalak Türkçe ve İngilizce bir birbirimizle anlaşmaya çalıştık. Anladığım tek şey bu hamamın ve kervansarayın tarihini bizden iyi bildikleridir. Belçika’dan yola çıkmışlar ve bu hamamın hayaliyle pedal çevirip gelmişler. Göbek taşına oturduklarında gözlerini kapatmış su sesinin çıkardığı ince ses perdahının ardındaki tarihi dinliyorlardı. Paha biçilemez müziğin ritmine kapılmışlardı. Hamamın yüzyıllar önceki esrarengiz ihtişamı sanki yeniden canlanmış gibiydi. Hamamın kapısından içeriye adımınızı attığınızdan itibaren, sizi zahiri de olsa Osmanlı tellakları karşılar, soyunup cümle kapısından içeriye doğru takunyaların sesleri ile yürümeye başladığınızda, “Arap baba” türbesi ile göz göze gelirsiniz. Başlarsınız dua etmeye, kalbinizde oluşan olumlu olumsuz tüm duygularınızı bir kenara bırakır değişik bir ortamda kaybolduğunuzu ve o an saadete ulaştığınızı hissedersiniz.

Genç kızlarımızın bahtlarının açılacağı, erkeklerin ise bereketli günlere tez elden kavuşacağı inancı, hastaların iyileşmesi ile gelen duygular, hamamdaki Arap baba inancı yüzyıllardır bölge toplumumuzda hâkim bir düşüncedir.

Şimdi Cumhur ittifak zamanı! 31 Mart seçimlerine Ak Parti ve MHP üst düzey karar organlarının kararıyla Cumhur ittifak adayları, Hatay Büyükşehir Belediyesi için İbrahim Güler’in ardından, İskenderun ve Belen’de de adaylar belirlendi. İskenderun’da kökten zanaatkâr aileden gelen memleketimizin tanınmış siması Fatih Tosyalı ile Belen’de ise yıllarını MHP ile ömrünü yoğurmuş genç dinamik dost ve ülkü sevdalısı İbrahim Gül’le yola devam kararı aldılar.

Diğer taraftan ittifaklara eklenen millet ittifakında da karşı taraf gardını alıyor. Çetin bir seçim olacağı şimdiden belli! Allah her şeyin hayırlısını versin. Bölgemizin ali menfaatleri doğrultusunda cumhur ittifak kararlarına gönülden uyularak, kimse kimseden küsmeden gücenmeden adayların desteklenmesi gerek. Her adaya üstün başarılar diliyorum. Hak neyse kaderlerini doğru eylesin!