İç İşlerimiz Olarak Gördüğümüz Suriye

0
54

Suriye dört asır Osmanlı hâkimiyetinde kalmış ve huzur içerisinde yaşam sürmüştür, ta ki 1920’lere kadar. Türkiye için o kadar önemli ki, Mutafa Kemal, Şam’da ümidini kaybeden Alman General’den Müttefik Ordular Komutanlığını Halep’te devralmıştır. Osmanlı’dan koptuktan sonra, Hatay gibi Fransız işgalinde kalmıştır. Paşa, sınırlarımız dışında kalmasına rağmen, Fransızların yaptıklarına karşı sert bir ültimatomla, ordunun başına geçerek Halep’e gelirim demiştir.

Suriye hakikaten Başbakanımızın dediği gibi iç işleri meselemizdir. Bu sözün son yıllarda ve geçmişe bakarak doğru olduğunu söylemek yanlış değildir. Babadan sonra idareye geçen Beşar Esad İngiltere’de tahsil görmüş, demokrasiyi iyi bilen ve uygulamaya başlayan kişidir. Kendimize o kadar yakın bir ülke ki ticari ve kültürel ilişkiler en üst seviyeye gelmişti. Ekonomimize ihracat katkısı küçümsenemezdi. İlişkiler o kadar gelişti ki, İstanbul Şam’da ortak Bakanlar Kurulu toplantıları yapıldı, vizeler kalktı, Kıbrıs gibi kimlikle giriş çıkış yapılmasında anlaşma sağlanmıştı. Eşler çok yakın, başkanların kardeş muhabbeti ile gerçekten Suriye iç işlerimiz gibi idi.

Hal böyle iken ne oldu da aniden esen tatlı rüzgâr fırtınaya dönüştü? Apaçık ortada, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) gereği 22 ülkenin haritasının değişmesi meselesidir. İslam ülkelerinden Tunus, Libya, Yemen, Irak, Mısır, Pakistan, Afganistan’da etkili olamadık. Suriye çok yakınımızda tam dişimize göre bir ülke, buraya demokrasinin gelişini biz sağlarız düşüncesi ile projenin etkili gücü olmak, ‘Esad gidecek demokrasi gelecek’ diye, ABD’nin kışkırtması ile onların taleplerin biz dillendirerek talep ettik. Esad, Davutoğlu’nun ziyaretinde, ‘…sizin istediklerinizi ABD bizden zaten istiyor, size ne oluyor, biz İslam ülkesiyiz, geçmişimiz var ve iyi ilişkiler içerisindeyiz, biz kardeşiz..’ demişti. Ama biz, Türkiye’ye oynanan oyunun farkında olamadık, bu işin on beş günde tamamlanacağını ve bölgede gücümüzü göstereceğimizi sanmıştık ama tam tersi oldu.

Tüm ilişkiler kesildi, Esad oldu Esed. Sonuç malum, Türkiye’de altı yüz bine yakın göçmen, bir milyar dolara yakın harcama ve Esad’ın devrilmesi için, çeşitli ülkelerden gelen muhalif adı altında vuruşan terörist örgütler. Uçak düşürülmesi, Reyhanlı’daki patlamalar ve özellikle güney illerimizde yaşanan sıkıntılar. Mali kaybımız ve dünya siyasetindeki itibarımızın sallanması ayrı. Terörle uğraşmamız yetmezmiş gibi bir de radikal örgütlerin ülkemize çok yakın sınırda mekân tutmaları.

Suriye’de bulunan Türkmenlerin anlattıklarına göre, kendilerinin, Esad güçleri ile selefiler arasında sıkıştıklarını, muhalif denenlerin yerlerine gelip yerleşerek, camileri işgal ile sizin dininiz zayıf, katliniz vacip, malınız helal, hanımlarınız da hediyedir diye, ABD’li askerlerin Irak’lı hanımlara yapılanlara giriştiklerin söylemektedirler. Güya Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) kurulmuş.

Sonuç olarak, ABD, AB, Rusya ve Uzakdoğu anlaştı, biz muallâkta kaldık. Bunun İsrail’i koruma ve büyük İsrail için yapıldığı aydınlığa çıktı. Yarın, çekilenler azmış gibi, dostlarımız tarafından BM’de yargılanıp, Ermeni meselesindeki gibi savaş tazminatı istemeyeceklerin, barış için de Esad’la anlaşma yapın demeyeceklerini kimse garanti edemez. Hariciyemizin çok-çok ince düşünmesi gerekir diyerek, hoşça kalın Allah (cc)’a emanet olun ve ay-yıldızlı bayrak asın.

e-mail: nurettincan1453@hotmail.com 

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here