Gezi Bahane Asıl Neden Birikim

0
78

Üç haftaya yakın bir zamandır devam eden ve birçok ilimizde de çok büyük katılımların olduğu, Taksim Gezi Parkı olayları sadece bahanedir. Asıl neden, söylemek isteyip de, söylenemeyenlerin, birikerek taşmasıdır. Her kesimden halkın, hatta iktidar partisinden de çok sayıda vatandaşın deşarj halidir. Bu olaylar doğru algılanmalı, üstünkörü geçiştirilirse, durulsa dahi yine dalgalanır.

Beş vatandaş bir Polis memurumuzun öldüğü, 14 göstericinin kafasının kırılarak travma yaşadığı, 63 kişinin ağır yaralı, dört binin üzerinde vatandaş ve birçok polisimizin de yaralandığı bu olaylar, ülkemizi son derece germiş yurt içinde, yurt dışında sıkıntılara neden olmuştur.

Baştan olayların başlangıcında, hata yapılmayıp, yumuşak bir davranış ve üslupla, olaylar hemen yatıştırılabilirdi. Yapılmadı, tercih sertlik ve kibirle yüksekten bakış oldu. Hâlbuki bu vatandaşlar bu ülkenin sahipleri, dışarıdan ithal edilmiş değiller. İktidar da bu insanlar sayesinde var. Millet olmadan Devlet olmaz!

Olaylar alevlendikten sonra, Sayın Cumhurbaşkanı ile Başbakan vekilinin yapıcı ve olumlu söylemleri olmuştur ama geç kalınmış olmasına rağmen yinede yumuşama olmuştur. Gezi Olayı ve Ağaçların kesilmesi esas sebep değil, taşmak üzere olan bardağa düşen son damladır.

Aslı, uzun yıllardır, ülkeyi kavuran PKK ile Oslo’da yapılan görüşme, Kandil olayları, Apo’nun yol güzergahı vermesi ile Diyarbakır gösterisi, Milliyetçiliğin ayaklar altına alınması, T.C.’nin bazı Bakanlıkların kurumlarından kaldırılması, Sayın Başbakanımızın “benim haberim yok” yaptı isen arkasında dur ifadesi ile olumlu bakış işareti, Türk kelimesinin Anayasadan çıkarılması için yapılan çalışmalar, Atatürk’e ve geçmişe dil uzatmalar, TSK’nın oldukça ağır ithamla suçlanması ve oldukça yüksek sayıda üst rütbeli Askerlerin kaçmaları ihtimal dışı olduğu halde, tutuklu yargılanması. Aşağılanmalarına ses çıkarılmaması, başına çuval geçirilmesi, “bu askerle iyi ki bir savaşa girmemişiz” gibi nahoş sözler. Son zamanlarda, Suriye ile aşırı ilgilenilmesi ve içişlerimiz gibi sözlerle resmen hasım ve taraf olmamız ve malum sıkıntıları yaşamamız, daha çok sayılabilecek vesaire şeyler.

Bütün bu olanlara rağmen devleti yönetenlerin “Devlet Baba” sıfatıyla, ‘…biz iyisini yapmak istiyorduk, daha güzeline layıksınız diye düşünüyorduk, madem istemiyorsunuz, Kışlayı da AVM’yi de düzenlemeyi de yapmıyoruz…’ demeleri bıçak gibi keser, olaylar durulurdu. Ama millet ve gençler, kendisinin seçtiği kişilerin, kendisine, “sizin yüzünüze karşı, ben bir milyon toplarım, ben yüzde elliyi evlerde zor tutuyorum, anladığınız dilden konuşurum” gibi sözleri, sopa olarak görüyor.

Atalarımız, ne kadar güzel söylermiş, “Tatlı Dil Yılanı Deliğinden Çıkarır! Yurtta Sulh Cihanda Sulh! Kabe’yi Yık, Gönül Yıkma! Devamlı Geçmişe Değil Geleceğe Bak!” gibi. Dikiz aynasına arada bir bakacaksın, devamlı bakarsan önünü göremez, çok büyük kaza yaparsın. Mevla’m esirgesin, birlik, beraberlik ve dirlik versin diyerek, hoşça kalın, Allah (cc)’a emanet olun ve ay-yıldızlı bayrak asın.

e-mail: nurettincan1453@hotmail.com 

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here