Değerli okurlarım, kocaman bir parantez açtık ama içine günün koşullarına göre bir şeyler monte edemedik. Öyle bile olsa, bir bölümünü 2 yıl sonraya saklamak kaydıyla, diğerlerini ortaya dökeceğim. İşte o zaman, en zifiri siyahın, koyu karanlığın yanında kirliler bile beyaz gözükebilir ya. Onlara beyaz denemez, beyaz daima beyazdır.
Tıpkı, suçlular içinde en mağdur olanının, en suçlu sayılması gibi! Tıpkı halkı iliğine kadar sömüren, bir daireyi dört kişiye satan, VIP salonlarında elini kolunu sallayarak yurt dışına kaçarken, fırından bir ekmek çalmış ya da okul camını kıran çocukların hapse atıldıkları gibi… Tıpkı, ufak bir sarsıntıda yani depremlerde ve iktidarların kasası müteahhitler, boğaz sırtlarında şampanyalarını yudumlamaya ve yeni ihaleler almaya devam ederken, faturanın en garibanına kesilmesi gibi…
Tıpkı, bu ülkede rüşveti, yolsuzluğu, vergi kaçırmayı, tüm çirkinlikleri kurumsallaştıran kasaba tüccarı politikacılar, her dönem başka-başka partilerden meclis koltuklarına yapışırken, ülkesini muasır medeniyet seviyesine çıkarmayı hedefleyen, onun için kafa yoran, proje üreten, aydın yurtsever, çağdaş, sosyal insanların sırf düşüncelerinden, fikirlerinden dolayı vatan haini, terörist ilan edilerek saf dışı edilmesi gibi…
Tıpkı, kardeşi kardeşe kırdıranlar, bu milleti ikiye bölenler, eğitim seviyesini en alta indirerek gerçekleri karartanlar, karanlık ruhlarını dışa vuran koyu takım elbiseleriyle, makam araçlarıyla, sevimsiz suratlarıyla tekrar hayatlarımızın içine arz-ı endam ederken, daha güzel bir yaşam, bir lokma ekmek için yerin zeminine inen, kapitalistlerin rant uğruna orada can veren madencilerin özgür ve müreffeh bir Türkiye için ‘Tek Yol Devrim’ diyen binlerce yoldaşımın bazılarının katledilip, büyük bölümünün kör kuyularda yok edilmesi gibi…
Daha çok şeyler var da, başka konulardan da söz edeceğim için büyük parantezi kapamam gerekiyor şimdilik. Evet, açtığım büyük parantezde ve içeriğinde çok önemli şeyler bulunmakta. Ben sadece konuya teğet geçtim. Fakat bazı gerçekleri de söylemeden geçemeyiz.
Bu vatan için can veren şehit olan askerlerimiz, bağımsız ve büyük Türkiye için “Tek Yol Devrim” diyen yoldaşlarım, yaşamlarının baharında Allah’a yürüyen gençlerimiz, can vermekle bizlere nasıl bir mesaj verdiler, ne demek istediler, neyi demeye çalıştılar.
Onlara Emr-i Hak vasıl olduğunda, bizlere şu mesajları verdiler. Ya da, biz size öyle bir vatan bıraktık ki; faturası ödenmiştir. Biz ödedik… Sizler, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda kanımızla sulanan bu topraklara sahip olun, umutsuzluğa kapılmayın, umutla dolu olun. Bizlere verilen mesajlar tamam ve hepsi de doğru. Bu önemli mesajların ne anlama geldiğini birer örnekle açıklayacağım. Yarın!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
