Futboldaki Bazı Zikzaklar (3)

0
36

Değerli okurlarım, futbolun labirentlerinde gezinirken, yollarının, geçitlerinin çokluğu ve karmaşıklığını sineye çekerken, bir müsabaka için günleri sayarken, 90 dakikanın verdiği mutluluğu ömür boyu unutmayıp sık-sık terennüm ederken, mecburen takım değiştirenleri kafaya takmıyoruz.

Futbola profesyonellik geldikten sonra transferler de gündem oluşturdu. Günümüz koşullarında öylesine dudak uçuklatan transferler yapılıyor ki, saymakla bitmez. Ancak, taraftar hep aynı düzeyde, aynı sevecenlikte kalmış; özverisinde en ufak bir sapma olmamıştır. Üstelik parasıyla tribünleri doldurmuş, bütün zorluklara göğüs germiştir. Olacak şey değil ama tamamıyla doğru…

O cefakâr insanlara saygı duymayan ne olsun bilmiyorum. Bu insanların parası pulu gider, sağlıkları bozulur ve üstüne üstlük bedavadan dayak yerler. Bu kadar fedakârlığın getirisi nedir? Gönüllerinde yaşattıkları renklerin ve formaları sırtlarında taşıyan futbolcuları görecekler ya, takımların muhtemel galibiyetlerini alkışlayacaklar ya daha ne olsun! Bütün bunlar amatör duygular, renk aşkı ve takım sevgisi. Bu hissedişler mezara kadar gider, orada ne olur bilemem.

Oysa bazı şeyleri kolaylaştırmak pekâlâ mümkün! Yıllardan beri yazdığım ve beyaz camda da söylediğim futbolu kurallarına biraz sıcak bakılsa, çirkinlikler tamamıyla değilse de en aza iner diye düşünmekteyim. Efendim, az ya da çok, kuralları bilmek, futboldan haz duymamak anlamına gelmez. Aksine kurallar bilinirse futbolu daha çok seveceğimiz gibi, stresle yaşama dezavantajından da kurtuluruz. Doksan dakika içinde yapılan ya da çalınan düdüklerin doğruluğu ya da yanlışlığı hakkında fikrimiz olur.

Spor ahlakı yerleşmemiş, kural dışı futbol oynayan futbolcular ve duygularını ön plana çıkaran hakemlerin futbola zarar verdiğini de burada belirtmek istiyorum. Bu türden yapılan yanlışlar kuralları alt üst ettiği gibi, futbolun da aşama yapmasını engeller. Bizim futbolun, hangi konuda olursa olsun, şöyle bir kıpırdayacağını hiç düşünmüyorum. Çünkü herkes birbirinin altını oyuyor. Bir adım önde yürü, hemen karşına çıkar ve “O kadar yürümeye yetkin yok” der. Açıkçası, başarılıysan temkinli olacaksın, sağa sola fazla bakmayacaksın. Evinden işine, işinden evine… Aksi halde ‘kim vurdu’ya gidersin.

Hakemlere çamur atmakta da birinciyiz. En önde gelenlerdeniz. Haklı olduğumuz zaman değil de. Haksız olduğumuzda, elimizden mikrofon düşmez, vermediğimiz beyanat kalmaz. Bunların nedenini ve İDÇ’nin başarısızlık nedenlerinin bazılarını yarın ki sayımızda sizlere sunacağım.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here