Futbolda Şike, Doping vs (4)

0
35

Değerli okurlarım, olaysız günler yaşıyoruz diyen tamamen yanılıyor. Türkiye’de yaşayacaksın göz göre-göre olay yok diyeceksin. “Türk” ismini söylemek, telaffuz etmek bile başlı başına bir olay.

Bu yaz kitleleri peşinden sürükleyecek büyük bir organizasyon yoktu bildiğimiz kadarıyla. Ne olimpiyat oyunları ne dünya kupası ne de Avrupa Şampiyonası. 3 Temmuz süreci bitti deniliyordu, midesi büyük olanlar akil insanlar gibi ikna turu atıyorlardı. İnananlar çoktu, “Bu iş zaten böyle değildi” deniliyordu.

Çok ilginçtir ki, UEFA’da, müfettişleri de “Çaylak” deyip gülüyorlardı. Gülüyoruz ağlanacak halimize! Çok yazık. Hem UEFA’ya hakaret et, sonra da kara parası olanları oraya gönder, yardım iste, medet um! Bizim şu kadar milyon taraftarımız, %50 falan… Hepsini de evlerinde zor tutuyorum, beysbol sopalarıyla kararı bekliyorlar ve ona göre karar verin diyeceksin, daha sonra da cezalar hanene yazılınca, “Şok” olacaksın. Yok böyle şey, dünyanın hiçbir yerinde böyle gelişmeler olmaz. Ama bizde oluyor ve bu tür sızlanmalar daima olacaktır.

Bir önemli gelişme daha yaşadık, yaşıyoruz. Futbol dünyamızı da içine alan önemli bir faaliyet bulduk ve bana göre en hayırlısından! Evet, ülkemizin içinden geçtiği o çok önemli ve özel günlerden söz ediyorum. Hemen bildiniz biliyorum. Gezi Parkı Direnişi!

31 Mayıs 2013 itibariyle gündemde ve uzun sürede gündemdeki yerini koruyacağa benziyor.  Günümüzde, gençliğin üzerinde her geçen gün daha da artan toplumsal baskılara, hayat biçimi müdahalelere, nefret üreten uygulamalara karşı verdiği son derece demokratik ve güçlü karşılığın ifadesi olarak da nitelendirilecek bu harekette, sürece özellikle taraftar gruplarının dahil olması meselenin yatağını bana göre büyük ölçüde genişletti.

Sözümü şu noktaya getirmek istiyorum. Bu ağaçlar, bu parklar, bu ülke hepimizin. Üstelik çocuklarımıza bırakacağımız bir miras da var ortada. Bütün bu direnişe; ‘siyasallaştı, provokatifleşti, marjinalleşti’ türünden aksi propagandayla gölge düşürmeye çalışanlara aldırmayın. Bu hareket baştan beri haklıydı. Polisin sabah baskınları, çadır yakmaları, gencecik insanların üzerine gaz bombaları, tazyikli su sıkmalarıyla, kitlelerde “Kalenin surlarını yıktırmayalım” hissiyatı yükseldi ve olaylar şimdiki varılan noktalara ulaştı.

Gezi Parkı direnişi dünyaya örnek oldu. Direniş devam ederken içimizdeki yabancılar gördükleri manzaralardan etkilenip kendi bireysel tepkilerini vicdanlarına da sığınarak Twitter üzerinden gösterdiler. Bu yaklaşım olayları tamamen doğruluyordu. En büyük şike, bu olaylara kulak tıkayanlar olmalı diye düşünüyorum.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here