Futbol Daima Yükselir (5)

0
59

Değerli okurlarım, geçenlerde bir yerde okudum ve aynen şöyle; “Futbolun vatanı İngiltere!” Aynen böyle bir ifade ediliyor. İngiltere olsun, bence hiçbir sakıncası yok. Fakat futbolun vatanı İngiltere değildir. Bir ya da birkaç kişinin söylemesiyle bu iş gerçekleşmez ki!

Futbolun gelişmesinde, yücelmesinde, federasyonların kurulmasında, stat ölçülerinin belirlenmesinde, kuralların getirilmesinde bu ülkenin çok emeği geçmiştir. Bunu kimse inkar edemez. Böyle söylense, söylenmese de sanırım gerçeği bilenler çoğunlukta. Futbol her zaman konumuz ama ağırlıklı olarak bu değil. Türk insanının spora olan yatkınlığını, iyi bir taraftar olduğunu, maç için ekmek parasını biler verenlerin çoğunlukta olduğunu belirtmekte yarar var.

Uzun yıllar önce kara peçeli, doğulu analarımızın bacılarımızın ne denli taraftar olduğunu biliyoruz ya da bilenler biliyor. Şu aşamada o türden taraftar var mı yok mu emin değilim! Havalar ısınmaya başladığında, ya da hazan zamanı Doğu’dan başlayarak şirin ülkemizi turlamak istiyorum. Bu şekilde 68 kuşaklarda hayatta olanlarıyla görüşebilirim diye düşünüyorum.

Futbol (genel olarak söylüyorum) dünyada ve ülkemizde, birkaç renkten, üç beş takımdan ibaret değil ki düşünerek de olsa, ezbere de olsa, ülkemizdeki renk sayısı belli. Ancak, illerimizi temsil eden renkleri de görmezden gelmiyoruz. Onların de rengi istisnaların dışlında aynı. Yani renkler de, zevkler de, takımlar da değişik.

Şunları söylemeye çalışıyorum. 50-60 yıl içinde, futbolumuzda da taraftarlarımızda da çok şeyler değişti. Taraftarlar açısından düşünecek olursak, olumlu tarafları doğal olarak var. Ama olumsuzluğu ise, bir hayli fazla! Ölmeye, ölmeye, ölmeye geldik! Bu haykırışlar, tüyler ürpertici tezahüratlar o zamanlar yoktu. Takımlar lakaplarıyla anılırdı. Slogan üretmeyi hiç duymadım. Melon şapkalı beyefendilerin, pür tuvalet hanımefendilerin ağırlıklı olduğu tribünlerde taşkınlık yapılmazdı, biraz utanılırdı. Günümüzde, taraftarın ar damarı çatladı, dışarıda suç olduğunu bildiği iltifatları futbol sahalarında rahatlıkla söyleyebiliyor. Reklam için sahalara girenler de iltifata tabi!

İşte İngiltere dediğimiz, futbolun emektarı olan ülkede böyle bir densizlik yapılamaz. Yapanın hayatı kayar. Cehennem azabını dünyada yaşar.

Şu anda hepimiz belli takımların taraftarıyız. TV’lerin naklen verdiği maçlarda bile strese giriyoruz, ufak-tefek homurdanıyoruz ama tribünlerde nedense kendimizi daha cesur, daha hür hissediyoruz. Bu yaklaşım taraftarların en doğal hakkı olmalı ama küfürler olmasa eminim daha güzel olur.

Diyeceksiniz ki başbakan TV’lerde esip gürlüyor, onun bizlerden ne farkı var ki? Var, hem de çok farkı var. Onun kırk çift ayakkabısı ve kırk adette ayakkabı kutusu bulunmakta. Biz başbakan değiliz ki, küfür ettiğimizde bu necip millet bizi alkışlasın. Ne diyor başbakan, haram yemeyin, bira içmeyin, namaz kılın diyor. Bunları şimdiye kadar kimse söylemedi. Biraz da büyük sözü dinlememiz gerekiyor.

Namaz kılmayalım da “Gavur”, bira içip de “Ahlaksız” mı olalım. Çok şeyler öğreniyoruz. Yalan söylemek, inkâr etmek, haksız birilerini suçlamak, kaçmak, en büyük delikanlılıktır. Kasımpaşalı öyle söylüyor!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here